Alopesi areata (Latince: Alopecia areata) veya halk arasındaki adıyla saçkıran ya da kılkıran hastalığı; saçlı deri, sakal bölgesi, kaşlar, kirpikler ve diğer vücut kıllarının, belli bir belirti olmaksızın tüm vücuda yayılmış bir biçimde dökülmesiyle kendini gösteren bir hastalıktır.
Hastalığın sık yinelemesi ve nasıl seyredeceğinin bilinmemesi nedeniyle hastaların yaşam kalitelerini etkilemesi olasıdır. Hastalığın nedenleri olarak genetik, psikolojik stresler, hücresel ve humoral bağışıklık, endokrin, bulaşıcı ve sinirsel etkenlerin rolü olduğu öne sürülmekle birlikte, altta yatan neden tam olarak bilinmemektedir.[1]
Özellikle stres altında, otoimmün hastalıklarda veya androjen, testosteron benzeri hormonların baskılaması sonucunda agresifleşen bağışıklık sistemi kendi hücrelerini yabancı olarak görüp bu hücrelerle savaşmaya başlar. Bu durumda kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit denen hücreler sitokin diye adlandırılan kimyasallar salgılarlar ve bu da saçlarda dökülmeye neden olur.
Görünüm sıklığı[değiştir | kaynağı değiştir]
Tüm dünyada sıklıkla görülen bir hastalıktır. Normal nüfusta %0.1 oranında gözlenirken, dermatoloji polikliniğine başvuran hastaların yaklaşık %1-2'sinde görülür. Kadın ve erkekte eşit oranda görülebilir. Irk, cins ve yaş ayırımı yapmadan herkeste görülebilir. Ancak hastalar çoğunlukla genç erişkinlerdir. Hastaların %60'ı ilk atağı 20 yaş altında geçirirler.[1]
Nedenleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Hastalıkta saçlar dökülür, çünkü etkilenen bireylerin kıl folikülleri, bağışıklık sistemi tarafından hastanın kendisinin olarak tanınmaz ve yabancı olarak algılanarak reddedilir (özbağışıklık). Bunun neden olduğu, neden yalnızca belli bölgelerin etkilendiği ve kılların yeniden neden büyüdüğü bilinmemektedir.[2]
Alopesi areatalı bir hastada tiroid hastalığı, şeker hastalığı, vitiligo (deride beyaz yamalar), ve Addison hastalığı gibi öbür özbağışıklık hastalıklarının gelişimi sağlıklı birine göre daha yüksek orandadır.[2]
Hastalık bulaşıcı değildir, vitamin eksikliği ile ya da beslenme alışkanlıklarıyla ilgili değildir. Gerilim, stres, özellikle matem, ayrılma ve kazalar gibi olaylar bazen hastalık için tetikleyici olabilir.[2]
Alopesi areataída tedavinin planlanmasında her hasta için uygun tedavinin saptanması, öncelikli olarak söz konusu bu hastalığa ait özgeçmişinin, hastalığın tedavili veya tedavisiz olarak nasıl bir seyir göstermekte olduğunun ve özellikle tiroid hastalığı, atopik yapı ve doğumsal anomaliler (Down sendromu) gibi olumsuz prognostik parametrelerin eşlik edip etmediğinin dikkate alınmasıyla mümkündür. İkinci aşamada en uygun semptomatik uygulamanın seçilmesi söz konusudur ki burada klinik kaybın niteliği (alopecia areata reticularis, diffusa, ve niceliğinin saçlı derinin %50'sinden az veya fazla kayıp olması) saptanmasıyla hastalığın evresinin histopatolojik olarak değerlendirilmesi yer alır.[3] Hastalığın hafif derecede seyrettiği erken dönemdeki hastalarda tedaviye gerek yoktur, onların saçları herhangi bir şey yapmadan tekrar geri gelir.[2]
Hastalığın seyrini değiştiremese de bazı tedaviler saç büyümesini artırabilir. Hastalığın kendisi fiziksel sağlığı kötü yönde etkilemezken ciddi riskler taşıyan tedavilerden kaçınılmalıdır.[2]
TEDAVİ
1- Kortikosteroidler;
a) İntralezyonal
b) Topikal
c) Sistemik
2- Minoksidil
3- Antralin (Ditranol)
4- İmmunmodulatörler;
a) Dinitroklorobenzen (DNCB)
b) Skuarik asit dibütil ester (SADBE)
c) Difenilsiklopropenon (DPCP)
5- Fotokemoterapi (PUVA)
a ) Lokal
b) Sistemik
c) Kombinasyon tedavileri
6- Diğer tedaviler;
a) Siklosporin
b) Sulfosalazin
c) İnterferon
d) Takrolimus
e) Nikel ve izoprinozin
f) Dapson
g) imiquimod
h) Talidomid
ı) Aromaterapi
i) Kriyoterapi
j) Akupunktur
k) Timektomi
l) Selektif seratonin reuptake inhibitörleri (SSRI)
7- Nonfarmakolojik metodlar (Kozmetik yaklaşımlar)
a) Dermografi
b) Lokal saç aksesuarları (Hairpeaces)
Ultraviyole ışık tedavisi veya ultraviyole fototerapi belirli cilt rahatsızlıkları için bir tedavi şeklidir: atopik cilt bozukluğu ve vitiligo ile kullanıldığında Psoralen oluşturmak için PUVA tedavi. Hastanın UVA bandı ile ışınlanmasından oluşur. ultraviyole ışık (ultraviyole çıkışı ile oldukça yakından eşleşir) Güneş ), genellikle bir floresan bu ultraviyole frekansını vermek için özel olarak tasarlanmış ampul.
Bu uygulama, kaliteli solaryumlardan gelen ışığa benzer, ancak tedavi için kullanılan esas olarak UVB ultraviyole bandından farklıdır. Sedef hastalığı. Bronzlaşma yatakları hem dermatoloji uygulamalarında kozmetik cilt rahatsızlıklarının (sedef hastalığı, akne, egzama ve vitiligo gibi) tedavisinde hem de kozmetik tabaklama için kapalı bronzlaşma salonlarında kullanılmaktadır. Dermatologların en az yüzde 88'i, kırsal bölgelerdeki müşteriler için uygun bir alternatif olarak ve güneşten gelen ultraviyole ışınları da içeren doğal olarak ortaya çıkan maruziyetlere uygun bir alternatif olarak, müşterilere cilt koşullarını ucuza kendi kendine tedavi etmek için bronzlaşma ekipmanı veya salonda bronzlaşma kullanılmasını önermektedir.
Tipik tedavi rejimleri, bir hastanede veya klinikte haftada 3 ila 5 kez UVB ışınlarına kısa süre maruz kalmayı içerir ve sonuçlar fark edilmeden önce tekrarlanan seanslar gerekebilir. UVB ışığına yanıt veren koşulların neredeyse tamamı kronik sorunlardır, bu nedenle bu sorunları kontrol altında tutmak için sürekli tedavi gereklidir. Ev UVB sistemleri, koşulları tedaviye yanıt verenler için yaygın çözümlerdir. Ev sistemleri, hastaların ofise / kliniğe sık sık ve masraflı seyahatler yapmadan gün aşırı (çoğu için ideal tedavi rejimi) kendilerini tedavi etmelerine izin verir.
Alopecia areata nedenleri;
Bağışıklık sisteminin yanlış çalıması ;
Tüm otörlerce kabul edilen sebep budur, bağışıklık sistemi yanlış çalışır. Otoimmün denilen bu sebepte vücuk kendi kıl köklerine zarar veren maddeler üretmektedir. Bu maddeler kıl köküne gidip oradaki hücreleri öldürmektedir. Tedavide bu çok önem arz etmektedir çünkü bu oluşan zararlı maddelerin zararını engelleyen suquarik asit di butil ester tedavide en iyi sonuç vermektedir.Vücutta oluşan, kökü öldüren bu maddenin hangi sebeple oluştuğu, bazı kişilerde tüm kılları etkilerken bazı kişilerde daha dar alanı etkilemesinin nedeni belirlenememiştir. Stresin tetikleyebileceği düşünülmektedir.
Genetik olabileceği yönünde görüşler olsa da fikir birliği yoktur.
Saçkıran çeşitleri;
Türkçede ayrıca isimlendirilmemiştir
Alopecia areata ; dökülmeler dar alanlardadır bir veya daha fazla olabilir.
Alopecia totalis ; tüm saç kaybedilir ama sadece saç tutulmuştur.
Alopecia universalis ; tüm vücut kıllarının kaybıdır.
Görüldüğü yerler;
Vücutta kıl olan her yerde görülebilir, genel adı saçkıran olsa da sakalkıran gibi isimler de kullanılır. Görülme sıklığı şu şekildedir;saç, sakal, kaş, bıyık be gövde kılları.
Saçkıran belirtileri;
Belirtileri şu şekilde sıralanabilir
Dökülme alanları yuvarlak veya benzer şekillidir; Erkeklerde görülen diğer saç dökülmeleri net çizgi halinde değil yumuşak geçişler halinde ve çok daha geniş alanlardadır, sadece şakaklardaki dökülmeler net çizgi halindedir. Kadınlarda görülen ise daha çok tüm kafada yaygın haldedir.
Kısa sürede ciddi kayıp olur; Genetik saç dökülmesinde uzun zamanda tüyleşerek dökülme vardır buna minyatürizasyon denir.
Dökülme tamamlandığında zemin parlak hale gelir;diğer dökülmelerde az veya çok tüyleşmiş şekilde kıllar kalır.
Aynı dönemde veya sonrası kısa sürede yeni alanlar eklenebilir
Oluşan kelleşme alanları giderek genişleme eğilimindedir.
Saçkıranın olduğu alan biraz daha koyu renklidir.
Ağrı, acı, sızı gibi hiçbir ek klinik bulgu olmaz.
Kıllar hafif çekildiğinde acı vermeden çıkar
Dökülme öncesi deride herhangi bir kızarıklık, kepeklenme veya su toplama görülmez, bu diğer dökülme sebeplerinden mantara bağlı dökülmeden ayırt edici özelliktir, mantara bağlı dökülme de saçkıran gibi sınırlı alanda dökülme yapabilen hastalıklardandır.
Alopecia areata tedavisi;
Tedavide başarı sıralaması ve uygulanan yöntemler şu şekildedir.
SADBE tedavisi; Saçıran hastalığının sebebi olan immün maddelerin köke zararını engelleyen tek madde SADBE (Squarik Asit Di Butil Ester ) dir. Sorunu temelden çözmektedir ve bu sayede başarısı farklı çalışmalarda % 90-97 arasında verilmiştir.
DPCP ( difensipron diye okunur) etki mekanizması suquarik asit di butil ester (SADBE) aynıdır. Mutajenik yani vücut gen yapısında değişiklik yapması (sonradan olacak çocuklarının sakat kalabileceği) sebebiyle DPCP adlı maddenin kullanımı SADBE ye göre daha azdır, başarısı yakındır % 90-95 ler düzeyindedir.
Saçkıranda iğne tedavisi;
Depo kortizonlar kullanılır.Farklı kaynaklar % 60 ile % 80 lar düzeyinde kabul edilebilir düzeyde tedavi ettiğini yazmaktadır. Burada kabul edilebilir başarı eskisi kadar sık çıkmasa da kozmetik olarak büyük oranda iyileşmeyi ifade etmektedir. Genel ortalamaya bakıldığında % 80-85 ler düzeyinde bir tedavi başarısı olduğu söylenebilir. Ciltte incelme yapabilir.
Saçkıranda sarımsak tedavisi;
En yaygın bilinen tedavidir, cildi tahriş ederek etkili olur. Başarısı % 50 kadardır yani kullanan 100 kişiden 50 kişide kozmetik olarak kabul edilebilir düzeyde geri saç çıkması elde edilir diğer 50 kişide hiçbir değişiklik olmaz
Alopecia areata saç ekimi;
Son tercih olmalıdır çünkü doğru tedaviyle % 95 ler düzeylerdedir ve bu yüksek ihtimal kullanılmadan ekime karar verilmemelidir. Ekilen saçlarda hastalığın olma ihtimali diğer alanlardaki ile aynıdır.
Saçkıranda tedavi süresi;
En az 4 ay olmalıdır yani başlanan tedaviye 4 ay olmadan son verilmemlidir.
Be First to Post Comment !
Yorum Gönder