Featured Posts Slider

Image Slider

Hiit Nedir?

 

Yüksek Yoğunluklu Aralıklı Antrenman (hiit)

En kısa sürede en fazla kaloriyi yakmak mı istiyorsunuz? Saatlerce koşu bandında koşmak ya da bisiklet sürmekten sıkıldınız mı? İşte, hem kısa süreli hem eğlenceli hem de çok faydalı bir kardiyo antrenmanı: HIIT…

Fitness yaparken bir sonraki seviyeye çıkmak ve antrenman programınızı çeşitlendirmek için yeni bir yol mu arıyorsunuz? Yüksek Yoğunlukta Interval Antrenman (HIIT) egzersiz programınızın yoğunluğunu artırmak için kardiorespiratuar teknikler ile belirlenen hız ve dinlenme aralıkları yapılan bir program şeklidir. HIIT, performans hedeflerine ulaşmak ve fitness seviyesini arttırmak isteyen sporcular ve egzersiz meraklıları tarafından kullanılır.

Yüksek Yoğunluklu Interval Antrenman maksimum seviyede yapılır. Burada aerobik kapasite %80-95 seviyesindedir. Sprint Interval Antrenman (SIT) yüksek yoğunluklu bir egzersiz türüdür. Bu sizi %100 maksimum aerobik kapasitesine ya da 10. seviyeye iter.

hiit faydaları nedir?

-uzun süren kardiyolara göre yalnızca 6-10 dakika arasında bile dayanıklılığınız ve kas fiberleriniz artar. (tabi bu 6-10 dakika kolay geçmeyecek)yani kardiyavasküler gelişim olduğu gibi kas gelişimi de sağlar.

-şaka gibi ama kanser riskinizi ya da erken ölüm riskinizi %50 daha azaltıyor. (bunu sadece uzun kardiyolarla kıyaslayıp söylemiyorum ancak yoğunluğu yüksek egzersizlerin kanser riskini azaltmada, düşük yoğunluklu egzersizlere göre daha başarılı olduğu tespit edilmiş)

- daha kısa sürede daha çok yağ yakmanızı sağlıyor.

-araştırmalara göre düşük yoğunluklu egzersiz yapan insanlar, egzersiz sonrası daha çok yemek yeme ihtiyacı hissediyorlarmış, ancak yüksek yoğunluklu egzersizlerden sonra daha az yemek yemek tercih ediliyormuş...

orijinal hiit için, nabzın maksimumun da üzerine çıktığı egzersizler yapıldığı söyleniyor, ancak bu çok da uygulanabilir yahut gerekli değil.

araya maksimum nabızla ilgili de minik bir şey sıkıştırayım, türlü şekillerde bunu ölçebiliyorlar, yine de hiçbir ölçümü kişinin kendisinden daha belirleyici olarak görmüyorlar. yani siz "şu an maksimum nabzımdayım" diyorsanız büyük ihtimalle öyledir. maksimum nabız, nabzın bir dakika içinde normal atım süresinin üzerine çıkması, daha da hızlı atacak dermanı kalmaması gibi bir şey :p

hiit yapmak için koşmak, yüzmek, bisiklet gereklidir. bunun dışında spor salonlarında hiit diye sizi tepiştirenler, biraz uyduruyor biraz da işte sizin bu şekilde memnun olacağınızı düşünüyorlardır. şunlar bunlar da hiit değildir.

elbette en teknik anlatımlı kitaplarda dahi yapılan uyarı "kalp sağlığınıza ve diğer sağlık durumlarınıza baktırın" uyarısıdır. kalbi bir parça zorlayacağını bu egzersizde, onun bu tempoya ayak uydurabilecek nitelikte olduğundan emin olmalıyız.

Hiit nasıl yapılır?

okuduğum kitaptan, klasik bir hiit örneğini aynen aktarıyorum (bu genel olarak mantığı anlamınız için), örnek egzersiz olarak pedal çevirmek seçilmiş.

a-30 dakika boyunca hafif tempoda pedal çevirin.

b- 60 saniye boyunca elinizden gelen en hızlı şekilde, kalp hızınız en yükseğe çıkana kadar pedal çevirin.

c-o 60 saniyenin ardından 75 saniye boyunca düşük tempoda pedal çevirin (ama durmayın)

d- bu şekilde 8 kere, sonraları 12 kere tekrarlayın.

e- egzersiz sonlandığında yavaşça pedal çevirin. tüm egzersizin aralıklı yüklenme kısmını 30 dakikayı geçirmeyin.

f- haftada 3 kere ya da toplamda 1,5 saatten az egzersiz yapın.

aynı fayda için en az 5 saat klasik kardiyo egzersizleri yapmalısınız.

Pomodoro Tekniği Nedir?

 


Günümüzde dikkat süresinin azalması motivasyonda yeni teknikleri ortaya çıkıyor. İşte en popüleri pomodoro tekniği hakkında bilmeniz gerekenler...

Deneyenler tarafından en etkili çalışma tekniği olarak gösterilen pomodoro, 1992 yılından beri uygulanır. Çalışacağınız konuya ve zamana karar verin; verimli çalışmanın keyfini çıkarın.

pomodoro tekniği basitçe 25 dakika çalışma 5 dakika ara peryodları şeklinde giden bir çalışma tekniğidir. her 25 dakikada bir, 5 dakika ara vermek ilk bakışta çok fazla ara veya çalışmaya çok fazla ara vermek gibi algınalabilir. fakat pomodoro tekniği ile gerçek bir 25 dakikalık çalışma peryodundan sonra 5 dakikalık bir araya ciddi şekilde ihtiyaç duyarsınız. çünkü sabah masamıza oturup 2, 3, 4 veya 5 saat hiç kalkmadan çalıştığımızda çok efektif bir çalışma peryodu gerçekleştirmiş olduğumuzu düşünürüz ancak günün sonunda kaç saat kesintisiz çalıştığımızdan ziyade kaç tane önemli task’ı bitirdiğimiz, ne kadar efektif çalıştığımızı belirler.

sabahtan öğle yemeğine kadar, yani 4 saat masadan hiç kalmadan çalışmak; 4 saat kesintisiz çalışmak değil, 4 saat masadan kalkmadan çalışmak demektir. yani kesintisiz çalışma = masadan kalkmadan çalışma demek değildir. çünkü saatlerce masadan hiç kalkmadan çalışmaya devam etsek de, çalışma konsantrasyonumuz email, telefon, whatsapp, bildirimler vb. gibi bir çok uyaran ile sürekli bölünür. işte pomodoro teknikte yapmaya çalıştığımız şey 25 dakika boyunca gerçekten kesintisiz şekilde tek bir task üzerinde çalışmaktır.

bir yandan sırada bekleyen task kuyruğu, diğer yandan çevremizdeki uyaranlar (bildirimler) tek bir task üzerine yoğunlaşıp onu bitirmekten bizi alıkoyuyor. çalışmaya daldığımız bir anda fark ediyoruz ki bir taraftan email yazmaya başlamışız ama yarım kalmış, diğer taraftan 3–4 farklı safari penceresinde farklı sayfalar açık, üzerinde çalıştığımız programların pencereleri diğer tarafta açık duruyor ve biz slack’ten yazılan mesajlara cevap vermeye çalışıyoruz. bu şekilde 8–9 saat çalışıp, bütün gün neredeyse mola vermeden çalışmamıza rağmen bazen tek bir task’ı bile tam olarak bitirmeden işyerinden ayrılıyoruz. bu çalışma biçimi bana göre zaman ve enerji kaybından başka bir şey değil. yani pomodoro tekniği ile çalışmaya başlamak için önümüzde çok fazla sebep var.

Uygulayacağımız tekniğin adı POMODORO, İtalyanca bir kelimedir ve domates manasına gelmektedir. Adını mutfakta ki domates şeklinde ki zamanlayıcıdan almış. Francesco Cirillo tarafından geliştirilmiş bir tekniktir.


İbrahim Tatlıses Kimdir?

 


İbrahim Tatlıses kimdir, Adanalı bir sinemacının, inşaatta türkü söylerken kendisini farketmesiyle şöhret olmuş şarkıcı. 1980 ve 1990 lı yıllarda Türk müziğine önemli ölçüde adını duyuran Tatlıses’e, halk “imparator” lakabını takmıştır. Müzik yaşantısının yanı sıra, iş adamı kişiliğinede sahip olan ünlü şarkıcı; Tatlıses Turizm, Tatlıses Lahmacun, Tatlıses Otelleri gibi şirketlerinde sahibidir.


1954 yılında yedi çocuklu fakir bir ailenin , Leyla ve ciğerci Ahmet Tatlı’nın ilk çocuğu olarak Şanlıurfa da dünyaya geldi. Doğduğunda, babası hapiste olduğu için ilk kez demir parmaklıklar arasında gördü babasını. Belirli bir zaman sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a göç etmeye karar verir. İstanbul‘a gelen Tatlıses ve Ailesi burada bulunan akrabalarının yanına yerleşir ve bir çok işlerde çalışır, 70 li yılların ortalarında inşaat işçiliği, demir ustalığı ve leblebicilik gibi işler yapan İbrahim Tatlıses, 80’lerin başında kendisini şöhret basamaklarını tırmanırken buldu. İbrahim Tatlı, İstanbul’a geldiğinde müzisyen Yılmaz Tatlıses’le tanıştı ve Tatlı olan soy ismini Yılmaz Tatlıses’in tavsiyesiyle Tatlıses olarak değiştirdi. Müzik çevrelerince çok özel kabul edilen sesi sayesinde, kısa zamanda İstanbul‘da sahne almaya başladı. 1977 de “Ayağında Kundura” albümü ile müzik piyasasına giriş yapmış oldu. “Sabuha“, “Dom Dom Kurşunu“, “Bir Mumdur” türküleri halk tarafından çok beğenildi ve uzun yıllar popülerliğini korudu.İbrahim Tatlıses 30 haziran 1976 tarihinde dışarıdan bitirdiği ilkokul diplomasını Kilis‘ten Kartalbey ilköğretim okulundan aldı.


Tatlıses 1978 yılında “Ayağında Kundura” filmiyle de sinemaya girdi. 1979’da oynadığı “Kara yazma” filminde Perihan Savaş‘la tanıştı. Birlikteliğin sonucunda Melek Zübeyde adında kızları olurken bu birliktelik 1983 yılındaki “Günah” filmine kadar sürdü. Zira artık Tatlıses’in yeni hayat arkadaşı Derya Tuna‘yla tanıştı ve Tatlıses’in yine resmi evlilik yapmadığı bu birliktelikten de İbrahim (İdo) adında bir oğlu dünyaya geldi.


Seksenli yıllarda çıkardığı “Allah Allah“, “Kara Zindan“, “İnsanlar” ve “Fosforlu Cevriyem” albümleriyle satış rakamları milyonları buldu.


1 mayıs 1987’de kendi plak şirketi olan Tatlıses Müzik’i kurdu.


Turgut Özal‘ın “Madem en çok bunlar dinleniyor, TRT’ye çıkabilirler” demesiyle 1989 yılbaşı günü daha önce hiçbir albümünde okumadığı ve özel klip çektiği “Beyaz gül kırmızı gül” şarkısıyla TRT’ye ve televizyon dünyasına adımını resmen attı.


Seksenli yıllarda tüm Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri onunla tanıştı. Yunanistan‘dan Suudi Arabistan‘a, Almanya‘dan Afganistan‘a çok geniş bir coğrafyada, milyonlarca hayran edindi. Kasetleri ve posterleri bazı ülkelerde milyonlarca satarken yurtiçinde ve yurtdışında sayısız ödülün sahibi oldu.


Tatlıses’in, müzik hayatındaki başarısı ve popülerliği kısa süre sonra kendisine sinema kapılarını açtı. Hayatı boyunca örnek aldığı Yılmaz Güney gibi o da çok başarılı filmlerde rol aldı. Yılmaz Güney ile diğer bir ortak noktaları, Yeşilçam‘ın şöhret tacını, yakışıklı jönlerden almaları olmuştu. “Yılmaz’ın yerine oynuyor” başlıklı haberde şöyle diyordu:90 lı yıllarda olgunluk dönemini yaşayan sanatçı, artık müzik dünyasında sarsılmaz bir yere sahip olmuştu. Aynı yıllarda tarzında değişiklik yaparak arabesk müziğe geçiş yaptı. Bu yıllarda “Ah Keşkem“, “İki Gözüm İki Çeşme“, “Yar Diline” gibi popüler parçaların dışında kendi ürünü olan eserleri seslendirdi. 1983 yılında çıkardığı “Mega Aşk” adlı albümde Selami Şahin‘e ait “Seni Sevmediğim Yalan“, “Akşamdan Akşama“, “İçem Diyorum“, “Bu Nasıl Güzel” gibi dönemin beğeniyle dinlenen eserlerini yorumladı.


Aynı albümde yer verdiği Yusuf Hayaloğlu‘nun “Dağlarda Kar Olsaydım” türküsü, o dönemden günümüze kadar gelen uzunca bir süre popülerliğini koruyacaktı. 1996 da “Ben De İsterem” albümüne bulunan “Fırat” türküsüyle listelerde uzun süre kaldı. Hemen ertesi yıl “At Gitsin” albümünü piyasaya sürdü. Bu albümünde de Sezen Aksu, Kayahan gibi pop müziğin usta isimlerinden eserleri yorumladı.


Talk show programları hazırladı, çeşitli sanatçıların video klip yönetmenliğini yapmanın yanısıra, siyasetede de atılma kararı aldı. Genç Parti‘den 2007 seçimlerinde aday olan şarkıcı, partisi seçimi kazanamayınca meclise giremedi. Tatlıses, ticaret yaşantısında her geçen gün daha çok yol katediyor. İbrahim Tatlıses’in sahip olduğu şirketler grubu; gıda, müzşk prodüksüyon, turizm, havacılık ve yayıncılık dallarında faaliyetlerini sürdürüyor.İbrahim Tatlıses , 4 Mart 2011 gecesi Maslak’ta uzun namlulu silahla açılan ateş sonucu başından yaralandı. Akabinde hastahaneye götürülen Tatlıses iki kez ameliyat edildi ve yoğun bakım ünitesine bağlandı. İki hafta boyunca yoğun bakımda kalan İbrahim Tatlıses, 28 Mart 2011 günü yoğun bakımdan çıkarıldı.Böylece hayati tehlikesi ortadan kalkmış oldu. 6 Nisan 2011 tarihi itibari ile ailesi tedavilerin Almanya’da sürdürülmesi isteği ile Tatlıses’i Almanya’ya götürmüşlerdir.


İbrahim Tatlıses 2011 Türkiye genel seçimlerinde Şanlıurfa’dan bağımsız milletvekili adayı oldu fakat sonradan adaylığını geri çekti.


Hızla iyileşen Tatlıses, 2 Haziran 2011 günü ”TC İbo” adlı özel uçak ile Türkiyeye geri döndü ve tedavisinin süreceği Maltepe’deki Daruşşafaka Rehabilitasyon Merkezine götürüldü.


Tatlıses, saldırının ardından ilk tedavi gördüğü Acıbadem Hastanesi’nde Ayşegül Yıldız‘a evlenme teklif etti. Sağlık durumu iyiye giden Tatlıses, Yıldız’ı ailesinden istedi. Gizlilik içinde yapılan kınanın ardından Tatlıses ve Yıldız, 27 Eylül 2011, hastane odasında gerçekleşen nikâh töreniyle hayatlarını birleştirdiler.


Sanatçının Şanlıurfa’dan bulunan eşinden 1 erkek ve 2 kız, sinema sanatcısı Perihan Savaş‘tan bir kız ve şu an hayatını paylaştığı Derya Tuna‘dan ise 1 erkek çocuğuna sahiptir.9 yıl aradan sonra ‘kaldığı yerden devam’ diyen İbrahim Tatlıses, yenilenen formatıyla sevenlerinin özlemini dindirmeye geliyor. 

İBO SHOW GERİ DÖNÜYOR 

Yapımcılığını Poll Production ve Global Medya’nın üstlendiği ve her hafta birbirinden ünlü isimlerin ağırlanacağı programda, tam anlamıyla nostalji rüzgarı yaşanacak. Sürprizlerin de eksik olmayacağı ‘İbo Show’, yenilenen formatı ve çok özel bölümleriyle yakında Star’da...