Featured Posts Slider

Image Slider

Tıbbi Biyoloji Notlar : T. Ç.







 

Bu Hafta Biyokimyada Ne Öğrendim?( Tıp Fakültesi 1. Sınıf)

 Alkenler perasitler ile etkileştiğinde epoksit ve karboksilik

asit meydana gelir.


Organik halojen bileşikleri, karbon atomuna bağlı bir veya

daha çok halojen içeren organik bileşiklerdir


Sınavlarda Çımış !!!!!!!!!!

Etil klorür (C2H5Cl), lokal enestezide, özellikle diş

sağaltımında önemli narkotiktir; püskürtme ile soğuk

anestezi için kullanılır.


Metilen klorür (CH2Cl2

) de narkotik etkilidir; aynı

zamanda endüstride çok kullanılır.

Kloroform (CHCl

3

), çözücü olarak özellikle bazı

maddeleri ekstrakte etmek için kullanılır. Narkotik

olarak kloroform, solunumu, eterden daha az etkiler;

fakat toksik etkisi kalp ve karaciğer bozukluklarına

neden olabilmektedir


Karbontetraklorür (CCl4

), organik çözücü olarak 

kullanılır. Karbontetra klorürün belirli bir narkotik etkisi 

vardır; fakat kronik zehirlenme sonucu karaciğer 

harabiyeti oluşturur.

Bromoform (CHBr3

), eczacılıkta alkol ile karıştırılarak 

kullanılır; sütle birlikte boğmaca öksürüğüne karşı 

etkilidir. 

İyodoform (CHI3

), sarı pul şeklinde kristalleri ve 

karakteristik kokusuyla tanınır, antiseptik etkilidir. 

Halotan (F3C−CHClBr), bayıltıcı etkilidir; ameliyat 

için narkoz olarak kullanılır.


Alkol + karboksilik asit = ester bileşikleri


tersiyer alkoller yükseltgenmezler. !!!!



Eter molekülünde oksijen üzerinde hidrojen 

bulunmadığından moleküller arasında hidrojen bağları 

meydana gelmez; bu nedenle eterlerin kaynama noktaları 

düşüktür.


Dietil eter (C2H5

OC2H5

), kısaca eter olarak bilinir; pratikte 

etil alkol+sülfürik asit karışımları ısıtılarak elde edilir; bu 

nedenle bazen eter sülfürik diye de adlandırılır. 

Eter, halk arasında lokman ruhu olarak bilinir; çok önceleri az 

miktarda koklanmak veya suya damlatılıp içilmek suretiyle 

ferahlatıcı ve rahatlatıcı olarak kullanılmıştır


1 kısım eter+3kısım alkol karışımı, Hoffman damlası olarak 

bilinir; kolik tarzında ağrıları dindirmek için kullanılmıştır.


Triklorasetaldehite (kloral) su katılmasıyla uyku ilacı 

(hipnotik) olarak kullanılan kloral hidrat Cl3CCH(OH)2

oluşur.


Aldehitler ve ketonlara alkol katılmasıyla yarı-asetaller 

oluşur.


Aldehitler ve ketonlar tiyollerle tepkimeye girerek 

tiyoasetalleri oluştururlar

Aldehitlere yükseltgenlerin etkisi, aldehitleri tanıma 

reaksiyonları bakımından önemlidir. Tollens 

belirteci, aldehitlerle sıcakta gümüş aynası verir. 

Fehling belirteci, aldehitlerle sıcakta kiremit 

kırmızısı Cu2O çökeltisi verir.


Aldehitlerin ve ketonların önemli bir reaksiyonu, 

enolleşme reaksiyonudur.


Karbonil bileşiklerinin keto ve enol şekilleri, özel tipte 

yapı izomerleridir. Birbirine dönüşebilen keto ve enol 

hallerine tautomerler denir ve onların birbirine 

dönüşümüne tautomerleşme adı verilir


Karboksilik asitler, genel formülleri RCOOH şeklinde 

olan organik bileşiklerdir.


Karboksilik asitler, primer alkol ve aldehitlerin

yükseltgenmeleriyle, nitrillerin hidroliziyle elde 

edilebilirler.


Aldonik, üronik, sakkarik asitler, monosakkaritin aldehit 

ve/veya alkol gruplarının asit grubuna yükseltgenmesiyle 

oluşurlar

Glikozun primer alkol grubunun yükseltgenmesiyle üronik asit, 

aldehit grubunun yükseltgenmesiyle aldonik asit (glukonik asit 

oluşur


Glukoz oksidaz da glukozu glukonik aside ve hidrojen 

perokside dönüştürür.


Aldonik ve üronik asitler, laktonlar diye isimlendirilen 

stabil intramoleküler esterler oluştururlar


Karboksilik asitler zayıf asitler olmakla birlikte alkali ve 

toprak alkali hidroksitleri, karbonatları ve 

bikarbonatlarıyla tuz oluşturabilirler; amonyak ve 

aminlerle de amonyum asetat (CH3

COONH4

) ve metil 

amonyum asetat (CH3

COOH3NCH3

) gibi tuzlar 

oluşturabilirler.



Karboksilik asitlerin dekarboksilasyonu ile alkanlar 

oluşur!!!!!!!!



Trigliseridlerin baz (örneğin NaOH) katalizli 

hidrolizleri, yağ asitlerinin sodyum tuzları karışımını 

verir. Olay sabunlaşma (saponifikasyon) olarak 

adlandırılır, oluşan madde sabun olarak adlandırılır.


Soğukta ve asitli ortamda nitröz asitle (HNO2

) primer 

aminler, diazonyum iyonu; sekonder aminler, 

Nnitrozaminleri oluştururlar



Heterosiklik bileşikler, halka içi atomlarından en az 

biri hetero-atom [O, N, S) olan halkalı bileşiklerdir


Üçlü ve dörtlü halkalı heterosiklik bileşikler, açı 

gerginliğinden dolayı fazla kararlı yapıya sahip 

değillerdir.


Beşli halkada tek hetero-atom içeren 

bileşiklerden, aromatik özellikler gösteren oldukça 

kararlı bileşikler olan pirol, furan ve tiyofen 

önemlidirler


Pirol halkasının benzen halkasıyla 

kondensasyonundan indol halkası (benzopirol) 

oluşur.


Triptofan nedir: Seratonin üretiminde etkili B6 vitamini üretimini uyaran büyüme hormonlarının salınmasında 

ve niyasin üretiminde gerekli aesansiyel amino asit.


Furan türevleri, hayvansal organizmada 

bulunmaz, bitkilerde ise çok azdır.


Pentozlara sıcakta seyreltik mineral asitlerin etkisiyle 

oluşan furfural ve bundan elde edilen tetrahidrofuran 

ile heksozlara sıcakta seyreltik mineral asitlerin 

etkisiyle oluşan 5-hidroksi metil furfural gibi bazı furan 

türevleri önemlidir.


Beşli halkada iki hetero-atom bulunan 

bileşiklerde hetero-atomlardan en az biri azottur. 

Diazoller denen bu bileşikler 1,2-diazoller ve 1,3-

diazoller olmak üzere iki farklı şekilde olabilirler.


diazol biri azot biri farklı bir heteroatom


Beşli halkada hetero-atom olarak iki azot içeren 

azollerden imidazol (1,3 diazol) ve pirazol (1,2 

diazol) önemlidir.


İmidazol doğal halkadır. Doğada bulunan birçok 

bileşikte imidazol halkası bulunur. İmidazol halkası 

içeren birçok sentetik ilaç da yapılmıştır


İmidazol, yarı-eksojen bir amino asit 

olan histidinde, adenin ve guanin gibi 

pürin bazlarında, ürik asitte, 

hidantoin gibi ilaçlarda, B grubu 

vitaminler arasında yer alan biotinin 

yapısında bulunur. 

Histidin kalıntısı içeren birçok enzim 

vardır; bunların çoğu hidrolitik 

enzimlerdir ve imidazol kısmı 

enzimin aktif merkezini oluşturur.


Beşli halkada hetero-atom olarak azotla birlikte 

oksijen içeren diazollere oksazol, kükürt içerenlere 

ise tiyazol denir.


Tiyazol doğal halkadır. Doğada bulunan birçok 

bileşikte tiyazol halkası bulunur.


Tiyazol halkası, vitamin B1

(tiyamin)’in etkin 

halkasını oluşturur. Tiyamin pirofosfat (TPP), pirüvik 

asidi asetil-CoA’ya dönüştüren pirüvat dehidrojenaz 

enzim kompleksinin dekarboksilaz kısmının bir 

koenzimidir. Bir sülfonamid olan sülfatiyazol ile 

antibiyotik olan penisilinin yapısında da tiyazol 

halkası bulunmaktadır.


Altılı halkalı heterosiklik bileşiklerden “S” içerenler 

kararsız olduğundan önemli değildir. 

Altılı halkada tek hetero-atom olarak “N” içeren 

piridin, “O” içeren pirilyum katyonudur


Piridin, suda ve organik çözücülerde çözünen kötü 

kokulu bir sıvıdır. 

Organik kimyada ve endüstride çözücü olarak, 

bazik katalizör olarak ve bazı piridin türevlerini 

sentezlemek için kullanılır



Önemli piridin türevlerinden bazıları: Piridoksin 

(vitamin B6

), nikotinik asit (niasin), nikotinamit adenin 

dinükleotid (NAD+

), nikotinamit adenin dinükleotid 

fosfat (NADP+


Piridin halkası bitişik benzen türevleri, 

benzopiridinler olarak bilinirler.


Piran halkası bitişik benzen türevleri benzopiranlar 

olarak bilinirler <pirilyumlar için>


Kumarin türevleri ve kromon türevlerinden olan

flavonlar doğada, bitkilerde yaygın olarak 

bulunurlar.


Altılı halkada hetero-atom olarak iki azot içeren 

heterosiklik bileşikler, piridazin (1,2-diazin), 

pirimidin (1,3-diazin), pirazin (1,4-diazin) ve bunların 

benzen halkası ile bitişik türevleridir.

Pirimidin (1,3-diazin) halka sistemi, doğada en yaygın 

bulunan bir heterosiklik halka sistemidir. 

Vitamin B1

(tiyamin)’de, riboflavinde ve folik asitte pirimidin 

halkası vardır. 

Yaşamın özünü oluşturan nükleik asitlerde bulunan urasil, 

timin ve sitozin, pirimidin türevleridirler


Pirimidinin imidazol bitişik halkalı türevleri pürinler olarak 

bilinirler. 

Yaşamın özünü oluşturan nükleik asitlerde bulunan adenin

ve guanin, pürin türevleridirler. 

Kahve ve çayın etkin bileşiği olan kafein, çayda bulunan 

teofilin ve teobromin de pürin türevidirler


Pirimidin(1,3-diazin) ve pirazin (1,4-diazin) 

halkalarının kaynaşmış şekli pteridin halka sistemi 

olarak bilinir


Pteridin halkası, suda çözünen vitaminlerden olan 

folik asidin ve riboflavinin yapısında bulunur. 

Yükseltgenme-indirgenme tepkimelerinde görevli 

enzimlerin koenzimi olan flavin adenin mononükleotid 

(FMN) ve flavin adenin dinükleotidin (FAD) yapısında 

pteridin halkası bulunmaktadır.





İzoprenoidler, 5 karbonlu bir alken olan izoprenden 

(2-metil-1,3-butadien) türeyen bileşiklerdir.



Doğada yaygın olarak bulunan izoprenoidler,

terpenler ve steroidlerdir.


Terpenler, izopren (2-metil-1,3-butadien) oligomerleri 

olarak tanımlanabilirler


Terpenler, doğada yaygın olarak bulunan bileşiklerdir. 

Genellikle bitkilerde bulunurlar ve küçük moleküllü 

olanlar bitkilerin yaprakları, çiçekleri ve meyve 

kabuklarının seçkin kokularını oluştururlar. 



İzopren oligomerlerinden;

C10 olanlara monoterpenler denir. 

C15 olanlara seskiterpenler denir. 

C20 olanlara diterpenler denir.

C30 olanlara triterpenler denir.


Steroidlerin en önemli üç sınıfı; steroller, safra 

asitleri ve steroid hormonlardır








Tıp Fakültesi 1. Sınıf Ders Notları


                          KURUL 1



  • Biyoistatistik

Merkezi Eğilim Ölçüleri


  • Davranış Bilimleri







  • Deontoloji ve Tıp Tarihi







  • Halk Sağlığı











  • Tıbbi Biyokimya


























                                 KURUL 2







  • Biyoistatistik





  • Davranış Bilimleri




  • Tıbbi Biyokimya












  • Tıbbi Biyoloji ve Genetik









  • Tıbbi Terminoloji


  • Klinik Mesleki Beceriler









Yahyanın Notları(1. Sınıf Tıp Fakültesi)

 Ders

Yahyanın Notları

Şiirlerim

Izdırap Serisi

Fotoğraf Galerim Manzara

Photo




Deontoloji 3 ve 4

 deont 3

Taberi 'firdevsul hikmeyi' yazdı.

ilk defa yavru atma abartus hadisesini yazan bilgindir.

diş hastalıkları ve dişlerin sabitlenmesi üzerine problemlerin çözümünü araştırır.


Ahmed ed dineveri eczacılık ve farmokognazi ile uğraşmıştır

kitabun nebatı yazdı.


ebu bekir er razi

beytül hikmenin sürekli içinde olduğu için büyük bir bilgi hazinesi vardır.

El havi fit tıb önemli eseridir.El Havi fit tıp muazzam bir Tıp ansiklopedisi

 El-Havi fit-Tıb ilk defa 1279-1280 yıllarında Antakya’lı Faraç İbni Salim 

tarafından Latince ’ye tercüme edilmiştir. 

yine er razinin bir kitabı camiul kebir

Cremonali gerard tarafından latinceye çevrilmiştir.

et tıbbil munsari adlı kitabı başka bir eseridir.

Er razi dünyada ilk defa psikolojik bir eser yazıyor ve et tıbur ruhani

+taksimül illel

el fisül fit tıb

el medhal ile tıb

et tibbul munık

el kabi fittıb 

sıretul hukame

er-Razi için çocuk tabiplerin babası

e almıştır.

 Yine öldürücü hastalıklar adıyla bilinen ‘’İlelul Katile’’ bir başka eseridir. 

Zehirler ve panzehirler hakkında yazmış olduğu bu kitap dönemine göre iyi bir 

toksikoloji kitabıdır.

Özellikle çocuklarda baş ağrısı, bademcik, boğaz ağrıları gibi hastalıkların çok 

kısa sürede tedavi edilebileceğinden bahseden‘’Bûrûs-saah’’ adlı eserdir. 

zamanında el kındiyi eleştiren bir kitabı mevcuttur

Er-Razi tıp tarihinde ilk defa hayvan bağırsaklarından imal ettiği iplikleri 

ameliyatta kullanmıştır. Yine derin yaralarda fitil uygulanması

önemli bir farmasötik şekil olup günümüzde de aynı şekilde kullanılmaktadır.

 İlaç yapımında ‘’beyaz kurşun merhemi’’ (dilüe Pb Subasetat)ilk defa Razi 

tarafından kullanılmıştır Ebubekir Er-Razi kuşkusuz yirminci yüzyılın başına kadar ve bugünün de bazı 

prensipleri dahil olmak üzere bütün dünyada gelmiş-geçmiş en büyük tabip ve 

tıp otoritesi olarak kabul edilir



Ali bin abbas el mecusi

+Kamılus Sinaatı't Tıbbıye (The Complete Art of Medicine)

Bugün Ali bin Abbas’ın kitapları birçok kütüphanede yazma eser olarak mevcut olup tüm 

dünyaya dağılmıştır. İlk dönemlerde Latinceye çevrilmiş sonra Avrupa'nın hemen bütün 

dillerine çevirileri yapılmıştır. Salerno tıp fakültesinde yıllarca başucu tıp kitabı olarak 

okutulmuştur.



deont 4

ebu ali hüseyin bin abdullah bin sina

Hocasının kendisine tavsiyesi şudur; -‘’sakın ilimden başka bir şeyle uğraşma’’. !!!!!!!!!

Bir gün kitapçılar çarşısında satın aldığı bir eseri eve getirdiğinde Farabi'nin El Ibane adlı eseri olduğunu fark 

eder. İşte bu kitap tam da aradığı ve kafasındaki problemleri çözecek olan kitaptır.

Bir dönem felsefe ile uğraştığı için Gazneli Mahmut'a şikayet edilir ve sapık olduğu, dinden çıktığı, üzerine baskı 

yapılması gerektiği söylenir.

Bir dönem felsefe ile uğraştığı için Gazneli Mahmut'a şikayet edilir ve sapık olduğu, dinden çıktığı, üzerine baskı 

yapılması gerektiği söylenir.

Bu dönemde sarayın hem veziri hem tabipliğini yapar bu şehirde. Bu dönemde 4 ay kadar hapsedilir ve 

hapisteyken ‘’Kitab-ul Hidaye’’, meşhur kitabı ‘’Hay bin Yakzan’’ ile ‘’Kitabul Kulenc’’ adlı eserlerini yazar.

İbni Sina'nın El-kanun fi't-Tıb kitabı Cremonalı Gerard tarafından Arapçadan Latince 'ye 12. yy’da tercüme 

edilmiştir. 1473 yılından itibaren Roma'da, Milano'da, Venedik’de 1476, 79, 82, 88, 1500, 1527, 1544, 1595, 1608 

yıllarında defalarca basılmıştır.

El Edvıyetul Kalbıyye: İbni Sina'nın önemli bir 

diğer eseri olup kalp ile ilgilidir. 16 bölümden oluşan 

bu eser birçok alt başlıktan müteşekkildir

+El urcuze fit tıb

bir bitki hakkında bir kitap yazmıştır hindiba bitkisi!

-Danışname İ Alaiyye : Arapça adıyla daha çok meşhur olan bu kitabın İbn Sina’nın Farsça olarak yazdığı bir 

eserdir. Bu eser Büveyhi emiri Alauddevle Muhammed bin Rüstem adına yazılmış ve ithaf edilmiştir.

 -Kitabun Necat: İbni Sina'nın özet bir eseri olup Şifa adlı kitabının daha kolay anlaşılabilir kısa bir özeti şeklinde 

bir kitaptır. Bu kitabın İbranice, Latince, Almanca, İngilizce ve birçok diğer dillerde birçok defa basımı yapılmıştır. 

Türkiye'de Prof. Dr. Hüseyin Atay tarafından basımı yapılmış olup el yazması nüshaları dünyanın değişik 

kütüphanelerine dağılmıştır. Ülkemizde de el yazması nüshaları değişik kütüphanelerde mevcuttur.

-Risaleti aksamil hikme: İbni Sina bu kitabında tabiatın ilimlerini tek, tek ele alıp ‘’hikmet’’in kısımlarını tetkik 

eder. Bu kitap dünyanın değişik kütüphanelerinde birçok el yazması nüshası ile mevcut olup İstanbul'da da 

yayınlanmıştır(1880). Bundan on bir yıl sonra Hindistan'da basılmış, aradan 12 yıl geçtikten sonra Hindistan'da 

ikinci baskısı yapılmıştır.

 -Uyunul hikme: İbni Sina'nın bu eseri tabii ilimler ve metafizik hakkındadır. İlk dönemde Süryanice başta 

olmak üzere Latince ve günümüze kadar birçok diğer dillere tercüme edilmiştir. Aynı kitabın ünlü filozof 

Fahreddin er-razi tarafından yapılmış bir açıklamalı baskısı da mevcuttur. Bu kitap ‘’’hikmet'in gözleri’’’ anlamını 

taşımakta olup Hikmet'e giden istikametin, hikmet yolunda görülebilecek faziletleri ve erdemlerin felsefi ve edebi 

bir dille açıklar.

 -Risaletul kader: Kader ile ilgilidir. Fransızca, Türkçe vd. dillere çevirisi mevcuttur.

 -Risaletul mead: Ahiret hayatına dair bir eserdir.

 -El Mebde'vel Mead: Metafizik ve ahlaka dair bir eseridir. Hayatin başlangıcında ahirete kadarki yasamı felsefi 

bir dille ele alır





Ali bin İshak Kehhal

Arapça’da ‘’kehhal’’’ göze sürme çeken, göz sürmesi satan anlamında kullanılsa da gerçekten esas anlamı göz 

Tabibi, göz doktoru anlamında kullanılır. Ali Bin İshak göz üzerine özelleşmiş bir insandır. 

Yazarın aynı zamanda hayvanların yararlarını anlatan ‘’Menafiil hayevan’’ bir eseri daha mevcuttur. Bir başka 

küçük eseri de göz hastalıklarına ilişkin soru ve cevaplardan oluşan bir eserdir.


İbn Butlan sadn Butlan

Ali Bin Rıdvan ile olan mektup üzerinden 

tartışmalarıdır. İbn Butlan tartışmalar esnasında çok dikkatli ahlaklı zarif tavır takınan taraf olmuştur.

Bir dönem Hristiyanlığın önemli bir merkezi olan Antakya'da

kalmış, burada da bir hastanenin inşasına ve kurulmasına öncülük etmiştir. 

+takvimus sıhha

+davetil etibba

+el medhal ile tıb

El Makale Fi Şurbid-deva'

 -Sakyul Edviyetil Müshile Ve Terkibıha

 -Makale Fi Keyfiyetı Duhulil Ğıda Fil Bedeni Hadmihi Ve Hurucihi

 -El Mısriyye

 -Vakatül Etibba

 -Makale Fi Mudavati Sab


Said bin Hibetullah el Bağdadi

İbni Tilmiz gibi meşhur bir tabibin öğrencisidir.

-El Muğnı Fi Tedbiril Emrad Ve Marifetil İlel Vel A’rad.

 -Kıtabu Halkil Insan

 -El Esbab Vel Alamat

 -Makale Fi Terkibil Edviye

 -Makale Fi Zikril Hudûd Vel Furûk


Evhaduz Zaman Ebul Berekat


En önemli özelliği çağının en iyi psikiyatristi olmasıdır. İyi bir tabip olan Ebul 

Berekat İslam toplumunda yaşamasına rağmen hiçbir zaman dini ve düşüncesi 

sorun olmamıştır. ileri yaşlara kadar Yahudi olarak yaşadığı son dönemlere doğru 

Müslüman olduğu bilinmektedir.

+kitabun nefis


İbn Tilmiz

el mucezul bimaristan


Halk Sağlığının Matematiği

kaba ölüm her bin kişiden kaçı ölüyor

oranlarda hastalık bölü sağlık kız bölü erkek yap

hızlarda olay bölü tümü yapıyoruz

nedene özel ölüm hızlarında hastalık bölü yıl ortası nüfus 

bebek 1 yaşa kadar yani 365 güne kadar sayılıyor.

bebek ölüm hızı 1 yaş doldurmadan ölen bölü canlı doğum


bebeğin canlılık belirtileri 

(apgar)

activity kas tonusu

pulse nabız

grimace refleks

appearance cilt rengi

respiration solunum


neonotal 28 günlük bebek

erken neonotal 7 günlük bebek

geç neonotal 8 ile 28 arası

post neonotal 29 ile 365 arası

perinatal gebelik sağlığı ölçümü hesaplanırken tüm doğumlar ele alınır.

yaşa özel orantılı ölüm özel bölü tüm ölümler


Fatalite (Letalite hızı)

Hastalıktan ölen bölü hastalığa yakalanan

özel ölüm hastalıktan ölen bölü tüm ölümler


kaba doğum hızı 

canlı doğum bölü yıl ortası nüfus


genel doğurganlık hızı doğum bölü yıl ortası doğurgan karı

yaşa özel doğurganlık doğum bölü belli yaş karı sayısı

Doğurganlık ileri yaşlarda fazla ise, trizomi veya konjenital anomali riskleri hakkında ailelere bilgi verilmelidir.


toplam doğurganlık hızı hesaplanırken 15 49 yaş arası karıların 5er yıl aralıklı doğum hızları teker teker toplanır.


morbidite hastalık hızları:

prevalans hızı her 100 kişiden kaç kişi hasta oluyor

eski ve yeni kanser bölü toplam nüfus 

insidans yeni vaka sayısını verir 

yakalanan yeni kişi bölü risk altındaki nüfus( hasta olanları çıkar geri kalan risk grubudur)

 

Mikroteknik Dersi İncelenen Hücremiz :Paramecium Cinsi ve Türleri

 Paramesyum Nedir?

Sili canlılara paramesyum denmektedir. Tek hücreli canlılar grubuna girmektedir. Protozoa grubu içerisinde yer alan canlılardır. Genellikle sili protoza denildiğinde paramesyumlar akla gelmektedir. Protozoalar ökaryat canlılar olmasına rağmen tek hücreli canlılar sınıfındadır. 

Paramesyumun çeşitlerine bakıldığında kesin bir şey söylenememektedir. Çünkü sınıflandırılması hala sürmektedir. Kesin bir sayı verilmese bile 14 veya 15 çeşit paramesyum türü olduğu bilinmektedir. 

Paramesyum Nasıl Beslenir?

Paramesyumlarda küçük çekirdek, büyük çekirdek, sil, trikosist, kontraktil koful, hücre ağzı, hücre anüsü ve pelikula bulunur. Hepsinin görevleri birbirinden farklıdır. 

Paramesyum sınıfı canlılar dış ortamda hazır bulunan besinler ile beslenmektedir. Bu beslenme şekline heterotrof denmektedir. Ayrıca paramesyumlar fotosentez yapmazlar.

Paramesyumlarda hücre anüsü ve ağzı bulunmaktadır. Besinler burada hücre içine ve ağzına alınır, Daha sonra lizozom organelinde sindirilir. Oluşmuş atık ürünler ise hücre anüsü tarafından dışarı atılır. 

Paramesyumun Başlıca Özellikleri

Paramesyumun özellikleri normal hayvanların özelliklerinden farklıdır. Fakat özellikleri farklı olsa bi,le canlı organizmalar sınıfına dahildir. Paramesyumların göz, kulak, beyin, kalp gibi organları bulunmaz. Fakat yiyecek, üreme ve sindirme gibi yaşam süreçlerine katılabilirler. Paramesyumların yaptıkları tüm bu işlemler gözle görülemez. Mikroskopta izlenebilir. 

Paramesyum sınıfı canlı sınıfının belli başlı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

- Paramesyumlar tatlı sularda yaşayan canlılardır.

- Paramesyumlar hücre çeperi taşımazlar.

- Vücutlarının dış yüzeylerinde siller bulunur. Bu siller hareket etmeye ve besinleri yakalaya yaramaktadır.

- Trikosist adı verilen savunma iğneleri ise sillerin aralarında yer alır.

- Paramesyumlar kontraktil koful taşırlar.

- Çift çekirdekli canlılardır.Biri büyük çekirdek, diğeri ise küçük çekirdektir. 

- Büyük çekirdek eşeysiz üremeyi kontrol ederek hücreyi yönetir.

Küçük çekirdeğin görevi ise eşeyli üremeyi kontrol etmektir.

- Paramesyumlarda koruyucu bir örtü bulunur. Bu örtünün adına pelikula denir.

- Hem eşeyli, hem de eşeysiz olarak çoğalabilirler.

- Eşeysiz üremede enine bölünürler, eşeyli üremede ise konjugasyon ile çoğalırlar. 

- Paramesyumların dış kaplamaları sert ve terlik şeklindedir. 

- Hücre dış zarları sert ve esnektir. Bu nedenle zarlar hafif bükülebilir. 



Canlı organizmaların biyolojik dünyası harika olaylarla doludur. Hiç şüphe yok ki doğanın güzelliğini olduğu gibi görebilir ve tadını çıkarabilirsiniz, ancak mikroorganizmaların özelliklerini ve büyüleyici özelliklerini mikroskop altında gözlemlemeye başladığınızda doğanın gerçek güzelliği görülebilir. İşte o zaman doğanın ihtişamı ile büyüleneceksiniz. Paramecium, tek hücreli siliate protozoonların bir grubudur.

Paramecium

Parameciumun özellikleri normal hayvanların özelliklerinden farklı olmasına rağmen, canlı organizmalar grubuna aittir ve canlı dünyanın bir parçasıdır. Paramecium'un gözleri, kulakları, beyinleri ve kalbi yoktur; ancak yine de, yiyecek, sindirim ve üreme gibi tüm yaşam ve büyüme süreçlerine katılırlar ve tüm bu işlemleri bir mikroskopta izleyebilirsiniz.

Paramecium boyutu yaklaşık 50 ila 350 μm arasında değişir. Hücrenin, senkron hareketle (tırtıl gibi) hareket etmesine izin veren siller ile (hücrenin kısa, saçlı projeksiyonları) örtülür. Bu, hemen hemen her tür su ortamında bulunan iyi çalışılmış tek hücreli organizmalardan biridir. Tatlı suyun bulunduğu ortamda yayılır ve özellikle et parçalarında bulunur. Son zamanlarda, okyanuslarda bazı yeni Paramecium türleri keşfedilmiştir.

Paramecium genellikle bakteri, diğer küçük hücreler, maya veya küçük yosunlar ile beslenirler. Kilik, yemeğini yakalamaya yardımcı olur ve bu yiyecek daha sonra gullet adı verilen küçük bir tüpe indirilir ve protoplazmaya veya hücrenin doldurulmasına yol açar. Besinler küçük vakuollerle tutulur.

Kontraktil vakuollerden bir çift aşırı suyunu hücrenin dışına pompalar. Su, hücrenin çevresinden ozmoz ile emilir ve ozmoregülasyon işleminden bir çift vakuol sorumludur (organizmadaki sıvıların ozmotik basıncının düzenlenmesi). Oksijen ve karbon dioksit, paramecium hücrenin hücre zarından geçer.

Hareket

Parameciumun sert dış kaplaması ona kalıcı bir 'terlik' şekli verir. Hücrenin dış zarları "pelicle" olarak bilinir. Sert ve esnektir. Bu zardan dolayı yüzeyin bir miktar bükülmesi mümkündür. Sil adı verilen yapılar parameciumu taşımaya, hareket ettirmeye yardım eder. Yaklaşık 2,700 μm / saniyelik hızlarda (saniyede 12 gövde uzunluğu) hareket edebilirler. Şaşırtıcı paramecium olgularından biri, normalde tirbuşon şekilde ilerlemesine rağmen olumsuz bir durumla karşılaştığında yönünü tersine çevirebilme yeteneğine sahip olmasıdır! Bu deneme yanılma davranışını gözlemlemek mikroskop ile nefes kesici bir şeydir.

Üreme

Oral yive sahip olmakla birlikte, parameciumun anal gözenekleri, hücrenin su içeriğini ve iki çekirdeğini düzenleyen iki kontraktil vakuol bulunur. Makro-çekirdek adı verilen daha büyük çekirdek, hücre fonksiyonlarının çoğunun düzenlenmesinde önemli bir rol oynamakta, mikro çekirdek olarak adlandırılan daha küçük çekirdek, parameciumun reprodüksiyonundan sorumludur.

Paramecium'da üreme genellikle hücre bölünmesi ile yani aseksüel olarak gerçekleşir; ancak tek hücreli organizma, konjugasyon denilen bir süreçle genetik bilgiyi bile değiştirebilir. Tıpkı amip gibi, paramecium hücresi de bölünür (fisyon). Başlangıçta, daha küçük çekirdek, kendisini iki yarıya bölüyor ve her yarısı, paramecium'ın her iki ucuna geçiyor. Sonra büyük çekirdeği bölüşür ve bütün paramecium bölünür.

Konjugasyon süreci boyunca iki paramecium ağız oluklarına katılır ve aslında küçük DNA paketlerinden başka hiçbir şey olmayan mikro çekirdeği birbiriyle değiştirir. Birlikten sonra, hücreler, kız hücrelerini anne-babanın her birinden DNA ile üretirler.

Paramecium gerçekleri, paramecium tek hücreli bir organizma olmasına rağmen, hücrenin hayatta kalması için gereken her şeyi içerdiğini bildirir. Çoğu paramecium mikroskopiktir ve bugüne kadar 80.000'den fazla farklı paramecum türü tespit edilmiştir. Çıplak gözle görülebilse de, paramecium yapısını ve davranışını incelemek için mikroskop gerekir.



Terliksi hayvanparamesyumlar (Paramecium) olarak da bilinir, silli protozoaların en çok bilinen örneklerinden birisidir; genellikle silli protozoaların temsilcileri olarak çalışılır. Terliksi hayvan; tek hücreli ve terlik şeklindedirler ("terliksi hayvan" ismini alma sebepleri budur). Boyları, türlerine göre 30 veya 500 mikrometre arasında değişir. Basit silleri, vücutlarını kaplar; ve diğer peniculidlerde olduğu gibi göze çarpmayacak şekilde birleşik ağızsal siller de içeren derin bir ağızsal boşlukları bulunur.

Ozmoregülasyon işlemi, etraftan ozmos basınçla emilmiş olan suyu aktif olarak dışarı çıkaran bir çift kontraktif koful tarafından gerçekleştirilir. Terliksi hayvanlara genellikle temiz su ortamlarında ve kir tabakalarında rastlamak mümkündür. Terliksi hayvanlar, asidik ortamlara ilgi gösterirler. Genellikle eşeysiz olarak ürerler; ama yeterli besin maddelerinin bulunmadığı ortamlarda da konjugasyona başvurabilirler.

Terliksi hayvanların türlere ayrımında şimdilik hala bazı değişikler yapılmaktadır; örneğin P. aurelia kısa bir süre önce 14 türe ayrılmıştır; geriye kalanlar sırasıyla:

  • Paramecium aurelia Ehrenberg, 1838
  • Paramecium bursaria (Ehrenberg) Focker, 1836
  • P. calkinsi Woodruff, 1921
  • P. caudatum Ehrenberg, 1838
  • P. duboscqui Chatton and Brachon, 1933
  • P. jenningsi Diller & Earl, 1958
  • P. multimicronucleatum Powers & Mitchell, 1910
  • P. nephridiatum von Gelei, 1925
  • P. polycaryum Woodruff, 1923
  • P. putrinum Claparede & Lachmann, 1858
  • P. trichium Stokes, 1885
  • P. woodruffi Wenrich, 1928



Paramecium aurelia[1] fitülm Kiiliophora'nın Paramecium cinsine ait tek hücreli organizmalardır. [2] Hareket ve beslenmeye yardımcı olan cilia ile kaplıdırlar. [2]Paramecium cinselolarak , aseksüel olarakveya endomiksişlemi ile üreyebilir. [3] Paramecium aurelia, birey gruplarının bir araya kümelenerek eşli çiftler halinde ortaya çıkacağı güçlü bir "cinsiyet reaksiyonu" gösterir. Bu eşleştirme, her organizmanın mikronükleusunun değiştirileceği 12 saate kadar sürebilir. [3] Paramecium aurelia'da gözlemlenerek şifreli bir tür kompleksi keşfedildi. [4] O zamandan beri, bazıları genetik verileri kullanarak bu kompleksi çözmeye çalıştı. [5]

"Paramecium'un dış gövdesini kaplayan saç benzeri cilia sürekli hareket halindedir ve organizmanın saniyede kendi uzunluğunun dört katı hızda ilerlemesine yardımcı olur. İlerken, yiyecekleri gırtlağıniçine itmeye yardımcı olan ekseninde döner. Cilia'nın hareketini tersine çevirerek geriye doğru hareket edebilir.

Gıda, fagositozolarak bilinen bir süreçte cilia'nın gırtlağı ittiği gıda vakuollerine girer ve hidroklorik asit ve enzimler yardımıyla sindirilir (Raven ve Johnson 1996). Sindirim tamamlandığında, kalan gıda içeriği sitotproct olarak bilinen peliküllere boşaltılır. Osmoregülasyon, hücrenin her iki ucundaki bir çift kontrantil vakuol tarafından gerçekleştirilir ve bu da osmoz tarafından emilen suyu çevreden aktif olarak dışarı atar.


Paramesyum prokaryot mudur?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi paramesyumlar ökaryot canlılardır. Çekirdekleri ve zarla çevrili organelleri vardır. Bu sorunun sorulmasının  nedeni paramesyumların tek hücreli canlılar olmasıdır.

Paramesyum bakteri midir?

Hayır. Paramesyum tek hücrelidir ama bakteri türü değildir. Bakteriler prokaryot canlılardır. Paramesyum ise daha gelişmiş yapıda ve ökaryottur.

Paramesyum nasıl ürer?

Paramesyumlar çoğunlukla eşeysiz olarak ürerler. Ancak yeterli besinin olmadığı durumlarda konjugasyon da yaparlar.

Paramesyum ile terliksi hayvanın farkı nedir?

Terliksi hayvan paramesyumun diğer adıdır. Aynı canlı oldukları için arada pek bir fark yoktur.

Paramesyum fotosentez yapmaz. Kendi besinini üreten bir canlı değildir. Besinleri dışarıdan alır. Yani tüketicidir. Fotosentez yapan tek hücreli ökaryot canlı öglenadır.

Paramesyum besinlerini nasıl alır?

Paramesyumda sillerin olduğu dış yüzeyde hücre yutağı denen bir alan bulunmaktadır. Beslenme bu alan aracılığıyla sağlanır. İçeri alınan gıda besin kofulu aracılığıyla paketlenir ve sindirime hazırlanır. Daha sonra solunum ve boşaltım ile metabolizma devam ettirilir.

Paramesyum tek hücreli mi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi paramesyumlar tek hücreli canlılardır.

Paramesyumda siller ne işe yarar?

Paramesyumun dış yüzeyinde bulunan siller aktif hareket etmesini sağlar. Siller koordineli bir şekilde çalışıp canlıyı bir ortamdan başka bir ortama aktarırlar.

Kaç çeşit paramesyum bulunmaktadır?

Paramesyumların sınıflandırılması hala sürmektedir. Yeni keşfedilen bir canlının bu gruba dahil edilip edilemeyeceği tartışmalara neden olmaktadır. Bu nedenle kesin bir sayı vermek şu an için mümkün değildir. Ancak 14 – 15 mertebesinde paramesyum türü olduğu sanılmaktadır.




Paramesyum tatlı sularda yaşadığı için iki tane kontraktil koful bulundurur. Bu kofullarıyla hücre içine giren fazla suyu enerji harcayarak vücut dışına atar.
•Paramesyumda hareketi sağlayan kısa ve çok sayıda siller bulunur. Bu sillerin altında bulunan küçük uzantılar olan trikosistler, paramesyumu hem düşmanlarından korur hem de avlanmasını sağlar.
•Paramesyum ve diğer silliler de bulunan iki çekirdekten büyük olanı, hücrenin metabolizmasının devamını sağlayan işleri yönetirken, küçük olanı eşeyli üremeyi sağlar.
•Paramesyum enine bölünmeyle eşeysiz olarak çoğalabildiği gibi, konjugasyon denilen üreme şekliyle eşeyli olarak da çoğalabilir.
•Paramesyumda, bu grupta yer alan diğer canlılar gibi sitoplazmanın sertleşmesiyle oluşan canlı ve sert bir tabakayla (pelükula) hücrenin şeklini korur.
•Silliler besinlerini dış ortamdan hazır olarak alan heterotrof canlılardır.
•Sillilerde hücre şeklini koruyan ve hücre zarının altındaki sillerle bağlantılı olan mikrotübüller görev yapar.


Beslenme - Sindirim - Taşıma:
Heterotrof bir canlı olduğundan ihtiyacı olan organik maddeleri dış ortamdan alır. Besinler, etrafı siller ile örtülü HÜCRE AĞZINDAN alınır. HÜCRE YUTAĞINA itilir. Sitoplazmaya ulaştırıldığında çevresinde bir koful oluşur. Buna BESİN KOFUL denir. Besin kofulu sitoplazma içinde dolaştırılarak besinler sindirilir. Sitoplazmada sentezlenen sindirim enzimlerinin besin kofulları içine geçerek protein, yağ ve karbonhidratlar gibi besinleri yapı birimleri olan amino asit, gliserin, yağ asitleri, glikoz gibi maddelere ayrıştırmasına SİNDİRİM denir. Besinlerin hücre içine alındıktan sonra sindirilmesine ise HÜCRE İÇİ SİNDİRİM adı verilir. Hücre içi sindirim sonucu oluşan bileşikler sindirim kofulunun sitoplazmadaki sürekli hareketi sonucu sitoplazmaya yayılır. Sitoplazma hareketleri ile her tarafa dağılması sağlanır. Sindirim kofulu içinde kalan artıklar hücre anüsü yardımıyla dışarı atılır. Koful bu olaydan sonra dağılır.

Özümleme - Solunum - Boşaltım:

Sindirim sonucu oluşan ve sitoplazmaya karışan ürünlerin hücrenin kendi yapı maddelerinin sentezinde kullanılmasına özümleme denir. Özümleme sonucu organizma kendi yapısına uygun proteinler, yağlar, nükleik asitler, karbonhidratlar elde edilir. Suda çözünmüş olarak bulunan oksijen difüzyon ile sitoplazmaya geçer. Sitoplazma içinde glikoz, amino asitler gibi küçük moleküller enzimlerinde yardımıyla oksijenli ortamda parçalanarak CO2 , su gibi maddelere ayrışır. Bu esnada açığa çıkan enerji ile ATP sentezlenir. Bu olaya hücre solunumu adı verilir. Solunum sonucu oluşan ATP enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Hücrede geçen biyokimyasal olaylar sonucu oluşan CO2, H2O, NH3 gibi artık ürünlerin dışarı atılmasına boşaltım denir. CO2 ve NH3 paramesyumda difüzyon ile hücre zarından dışarı atılır. Su ise kontraktil koful adı verilen özel bir organel ile dışarı atılır. Ancak bu olay ATP harcanarak başarılır. Bütün canlılar ve hücreler hücre için madde konsantrasyonunu belirli sıvılar içinde tutarak canlılıklarını sürdürür. Bu olaya Homeostazi denir. Söz gelişi paramesyumda su difüzyonla hücreye girer. Hücredeki su yüzdesi belli bir düzeyin üzerine çıkar. Kontraktil kofullar suyun fazlasını devamlı dışarı pompalar. Böylece iç şartlardan biri olan su konsantrasyonu devamlı değişmez tutulur.

Paramesyum kültürü akvaryumda yaşayan yumurtlayan balıkların yumurtadan yeni çıkan (~4 günlük) yavrularının ana besininin oluşturmaktadır. Canlı yem sınıfında değerlendirilmesi uygundur. Yavruların ihtiyacı olan proteini sağlayacaktır. Canlı doğuranların yavrularının paramesyum kültürüne ihtiyaçları yoktur. Çünkü canlı doğuran yavruları paramesyumdan kat kat büyük yemleri rahatlıkla yiyebilmektedir. Ancak yumurtlayan balıkların yavruları çok ama çok küçüktür. Bu bağlamda paramesyum onların görebileceği ve yiyebileceği en kolay temin edilir besin kaynağıdır. Paramesyum aynı zamanda bir infüsorya (infosuria)’dır. Ancak infüsorya paramesyumdan başka organizmaları da kapsamaktadır. Paramesyum kültürü kullanılması halinde infüsorya kültürü kullanımına gerek bulunmamaktadır.

Tıbbi Biyoloji Ders Notları: Organeller ve Sitoplazma

 

business 

Endoplazmik Retikulum

  • ER üzerinde taşıdığı enzim ve proteinlerden dolayı kimyasal tepkime ve sentezlenen maddelerin depo edildiği bir sitoplazma iskeletidir. 
  • Eritrosit, trombositler ve bakteriler hariç bütün hayvan

ve bitki hücrelerinde

  • Hücre zarı ile nükleus zarı arasında uzanan ince

kanalcık ve kesecikler

  • ER kanalları endoplazmik matriks sıvı ile doludur bunun sebebi sitoplazmaya difüzyonu kolaylaştırmak.
  • ER sitoplazma içinde kafes gibi bir zar sistemi meydana getirdikten sonra çekirdek dış zarında son bulur.
  • İnce kanalcık ve keseciklerden yapılmış zar sistemine denir.
  • Kanalcık ve sisterna adı verilen yassı keseciklerden

oluşur

  • ER üzerinde granülalar seklinde ribozom taneciklerinin

bulunup bulunmamasına göre iki tiptir: Düz ve Granüllü ER

Düz veya Granülsüz ER

👉  Düz   ERde sentez işi ernin zar kısmında olur. Yağ yapılı maddelerin sentezinde aktif rol alır. Örneğin:

Karaciğer Paranşim Hücreleri, Yağ hücreler, Steroid hormon sentezleyen endokrin bezler.

Kanallar (sisternalar); hücre içi madde dağıtımını ve taşınımını, hücrede asidik ve bazik tepkimelerin birbirini etkilemeden bir çeşit odacıklar içinde oluşmasını ve hücrenin mekanik etkilere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar

Kanalcıklar sistemi sabit değildir, gelişim ve işlev durumuna göre yapısı hızla değişebilir. • Hücre bölünürken kaybolur, daha sonra yeniden oluşur. • Hücre yaşlandıkça ER'un işlevleri ve kanalcıkların birbiriyle ilişkisi azalır

Karbonhidrat ve lipit sentezi yapan hücrelerde daha çok bulunur. • Granülsüz endoplazmik retikulum özellikle kas hücrelerinde kalsiyum depolar

Granüllü Endoplazmik Retikulum

  • Endoplazmik retikulum ağsı yapısı üzerinde ribozom taşıyan tiplerine granüllü endoplazmik retikulum denir. Bu tip endoplazmik retikulumlar protein sentezinde görevlidirler. 
  •  Sentezledikleri proteinleri küçük veziküllere yüklenip Golgi aygıtına taşınırlar. Protein sentezinde görevli olan hücrelerde daha fazla görülürler
  • pankreas hücreleri, ipek böceği hücreleri
  • nucleus dış zarıyla ilişkilidirler.
Sentezlenen proteinler sisternalara düşer lümen boyunca haraket ederken –Modifiye edilirler ●Enzimatik –Şekerlerin kovalent olarak eklenmesi (glikolizasyon) –Disfülfit bağlanmalarının yapılması ●Protein/protein etkileşimi
Önemli görevlerinden bir taneside kalite kontroldür –Yanlış katlanmış –Kısa kalmış / Yanlış öbeklenmiş ptoteinleri yanır ve proteazlar tarafından yıkılmasını sağlarlar bu duruma endoplazmik retikulum aracılı yıkım (ERAD) adı verilir 

Not: Bütün ökaryotik hücreler bol miktarda GER içerirler ●Bunun nedeni –Plazma zar proteinlerinin –Hücre dışı matriks proteinlerinin –Salgı proteinlerinin sentezinden sorumlu olmasıdır
ER STRESİ NEDİR
Zar ve salgı proteinlerinin katlanması, taşınması ve olgunlaşması işlevlerinden sorumlu olan endoplazmik retikulum (ER), proteinlerin kalite kontrolünü sağlayan önemli bir organeldir. Kalsiyum homeostazisindeki değişiklikler, salgı proteinlerinin sentezindeki artış, hatalı katlanmış proteinlerin ve mutant moleküler şaperonların ekspresyonlarında artış olması gibi hücresel stres durumlarında katlanmamış veya hatalı katlanmış proteinler ER lümeninde birikim göstermektedir. ER’de hatalı katlanmış veya katlanmamış proteinlerin birikmesi ve ER yapı ve fonksiyonunun bozulması durumunda ortaya çıkan hücresel cevap ER stresi olarak tanımlanmaktadır.
ER stresi tetiklenir ve bunu Katlanmamış Protein Tepkisi (UPR) olarak adlandırılan spesifik bir hücresel tepki izler.
Oldukça toksik olan bu protein kümelerinin birçok hastalıkla ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Endoplazmik retikulum stresi: –Nörodejeneratif hastalıklar, –Metabolik hastalıklar, –Arteriosklerozis, –Diabetes mellitus


GOLGİ KOMPLEKSİ -  AYGITI ( KAMİL GOLGİ TARAFINDAN KEŞFEDİLDİ)

Bazen Golgi kompleksi veya Golgi aygıtı olarak adlandırılan Golgi cisimciği, belirli hücresel ürünlerin, özellikle de endoplazmik retikulumun (ER) üretiminden, depolanmasından ve nakledilmesinden sorumludur. Hücrenin türüne bağlı olarak, yalnızca birkaç kompleks olabilir veya yüzlerce olabilir. Çeşitli maddelerin salgılanmasında uzmanlaşmış hücreler tipik olarak çok sayıda Golgiye sahiptir.
3 bölge bulunur:
cis alıcı (er yüzünde bulunur)
medial (orta hatta)
salıcı

Golgi salgı yapan hücrelerde intersellüler salgı teşekkülüne yardımcı olur. ●Golgide lipoprotein, bağ ve kıkırdak doku maddeleri yapılır. ●Golgide glikozil ve galaktozil transferaz gibi çeşitli enzimler sayesinde kompleks karbonhidratlar sentezlenir ve bunlar proteinlere bağlanarak glikoproteinleri oluştururlar. Glikolipitlerin oluştuğu yer de burasıdırır.
Hücredeki sindirim olaylarında rol oynar. Örneğin, ince bağırsak epitel hücrelerinde gıda maddeleri alındıktan sonra yağların sindirilmesinde görev yapar. ●Yağlar Golgide sentezlenir ve küçük keselerde depo edilir. ●Golgi cisimciği spermatidlerin spermatozoa haline geçmesinde ve lizozomların teşekkülünde rol oynar.Mitozun profaz döneminde Golgi aygıtı diktiyozom denen parçalara ayrılır, sitoplazma içinde yaygın ve eşit bir şekilde dağılıp telofaz evresinde iki yavru hücreye geçerler. Bu parçacıklar tekrar Golgi aygıtını oluşturmak üzere bir araya gelirler

LİZOZOM
Lizozom sadece hayvan hücrelerinde bulunur –Bitkilerde ve mantarlarda homolog organel vakuollerdir –Lizozomlar artık yaşlanmış hale gelen organelleri de parçalar bu iişleme otofaji adı verilir.
Lizozomlar asit hidrolaz ismi altında genel bir enzim ailesini organik bileşenleri monomerlerine ayırmak için kullanıllar ●Bu enzim ailesi asidik pH değerlerinde verilmli olarak çalışır ●Sitoplazma pH değeri 7.0-7.3 aralığında ve neredeyse nötral iken lizozom pH değeri çok daha düşük 5 gibi bir miktarda çalışır.
●Nükleazlar: DNA ve RNA moleküllerini mononükleotitlere parçalar ●Proteazlar: Proteinleri amino asitlere parçalar ●Fosfatazlar: Mononükleotitlerden, fosfolipidlerden ve diğer bazı bileşiklerden fosfst gruplarını sökere parçalarlar
Lizozom içeriği sitoplazmaya boşalırsa –Lizozomal enzimler sitoplazmik yapıları parçalamaya başlarlar –Bu nedenle sitoplazmik ve nukleolar proteinlerin parçalanmasını sitoplazmik bir komponent olan proteozomlar üstlenir

fabry hastalığı (alfa galaktazidoz eksikliği)
gaucher hastalığı(glukoserebrosidaz eksikliği)
Tay–Sachs hastalığı, beyindeki ve omurilikteki sinir hücrelerinin tahrip olmasına neden olan genetik bir hastalıktır. En yaygın formu, bebeğin dönme, oturma veya emekleme yeteneğini kaybetmesiyle yaklaşık üç ila altı aylıkken ortaya çıkan enfantil Tay-Sachs hastalığıdır.
Hastalığın nadir formlarında, bir çocuk HEXA enzimine sahip olabilir, ancak bu enzim gelişimsel sorunları önlemek için yeterli olmayabilir. Juvenil HEXA eksikliği olarak adlandırılan bu formlardan birinde, bu sorunlar çocuk 2 ila 5 yaşına gelene kadar ortaya çıkmayabilir. Hastalık daha yavaş ilerler, ancak ölüm genellikle çocuk 15 yaşına geldiğinde meydana gelir.
Krabbe hastalığı –Galaktoserebrosidaz eksikliği ●Pompe hastalığı –Asid alfa glikosidaz (GAA) eksikliği ●Niemann-Pick Hastalığı (A ve B) –Asid sfingomiyelinaz eksikliği

Peroksizom Görevleri

  • Katalaz enzimleri sayesinde alkol, ilaç gibi zararlı maddelerin toksik etkilerini yok eder.
  • Katalaz enzimi sayesinde zehirli bir madde olan hidrojen peroksiti (H2O2) su ve oksijene ayrıştırıp zararsız hale getirir.
  • Bazı peroksizomlar ise yağ asitlerini daha küçük moleküllere dönüştürerek mitokondrinin kullanabileceği boyutlara getirir.
  • Yağ asitlerinin şekerlere kırılmasını sağlar.
  • Oksijen kullanarak molekülleri parçalarlar.

Bitki hücrelerinde peroksizomların görevlerine örnek vermek gerekirse;

  • Filizlenen tohumlardaki glioksilat döngüsü (“glioksizom”),
  • Yapraklardaki fotosolunum,
  • Tripanazomatidlerdeki glikoliz(“glikozom”)
  • Bazı mayalardaki metanol veya amin oksidasyonu ile asimilasyonu