Featured Posts Slider

Image Slider

Mikroteknik Dersi İncelenen Hücremiz :Paramecium Cinsi ve Türleri

 Paramesyum Nedir?

Sili canlılara paramesyum denmektedir. Tek hücreli canlılar grubuna girmektedir. Protozoa grubu içerisinde yer alan canlılardır. Genellikle sili protoza denildiğinde paramesyumlar akla gelmektedir. Protozoalar ökaryat canlılar olmasına rağmen tek hücreli canlılar sınıfındadır. 

Paramesyumun çeşitlerine bakıldığında kesin bir şey söylenememektedir. Çünkü sınıflandırılması hala sürmektedir. Kesin bir sayı verilmese bile 14 veya 15 çeşit paramesyum türü olduğu bilinmektedir. 

Paramesyum Nasıl Beslenir?

Paramesyumlarda küçük çekirdek, büyük çekirdek, sil, trikosist, kontraktil koful, hücre ağzı, hücre anüsü ve pelikula bulunur. Hepsinin görevleri birbirinden farklıdır. 

Paramesyum sınıfı canlılar dış ortamda hazır bulunan besinler ile beslenmektedir. Bu beslenme şekline heterotrof denmektedir. Ayrıca paramesyumlar fotosentez yapmazlar.

Paramesyumlarda hücre anüsü ve ağzı bulunmaktadır. Besinler burada hücre içine ve ağzına alınır, Daha sonra lizozom organelinde sindirilir. Oluşmuş atık ürünler ise hücre anüsü tarafından dışarı atılır. 

Paramesyumun Başlıca Özellikleri

Paramesyumun özellikleri normal hayvanların özelliklerinden farklıdır. Fakat özellikleri farklı olsa bi,le canlı organizmalar sınıfına dahildir. Paramesyumların göz, kulak, beyin, kalp gibi organları bulunmaz. Fakat yiyecek, üreme ve sindirme gibi yaşam süreçlerine katılabilirler. Paramesyumların yaptıkları tüm bu işlemler gözle görülemez. Mikroskopta izlenebilir. 

Paramesyum sınıfı canlı sınıfının belli başlı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

- Paramesyumlar tatlı sularda yaşayan canlılardır.

- Paramesyumlar hücre çeperi taşımazlar.

- Vücutlarının dış yüzeylerinde siller bulunur. Bu siller hareket etmeye ve besinleri yakalaya yaramaktadır.

- Trikosist adı verilen savunma iğneleri ise sillerin aralarında yer alır.

- Paramesyumlar kontraktil koful taşırlar.

- Çift çekirdekli canlılardır.Biri büyük çekirdek, diğeri ise küçük çekirdektir. 

- Büyük çekirdek eşeysiz üremeyi kontrol ederek hücreyi yönetir.

Küçük çekirdeğin görevi ise eşeyli üremeyi kontrol etmektir.

- Paramesyumlarda koruyucu bir örtü bulunur. Bu örtünün adına pelikula denir.

- Hem eşeyli, hem de eşeysiz olarak çoğalabilirler.

- Eşeysiz üremede enine bölünürler, eşeyli üremede ise konjugasyon ile çoğalırlar. 

- Paramesyumların dış kaplamaları sert ve terlik şeklindedir. 

- Hücre dış zarları sert ve esnektir. Bu nedenle zarlar hafif bükülebilir. 



Canlı organizmaların biyolojik dünyası harika olaylarla doludur. Hiç şüphe yok ki doğanın güzelliğini olduğu gibi görebilir ve tadını çıkarabilirsiniz, ancak mikroorganizmaların özelliklerini ve büyüleyici özelliklerini mikroskop altında gözlemlemeye başladığınızda doğanın gerçek güzelliği görülebilir. İşte o zaman doğanın ihtişamı ile büyüleneceksiniz. Paramecium, tek hücreli siliate protozoonların bir grubudur.

Paramecium

Parameciumun özellikleri normal hayvanların özelliklerinden farklı olmasına rağmen, canlı organizmalar grubuna aittir ve canlı dünyanın bir parçasıdır. Paramecium'un gözleri, kulakları, beyinleri ve kalbi yoktur; ancak yine de, yiyecek, sindirim ve üreme gibi tüm yaşam ve büyüme süreçlerine katılırlar ve tüm bu işlemleri bir mikroskopta izleyebilirsiniz.

Paramecium boyutu yaklaşık 50 ila 350 μm arasında değişir. Hücrenin, senkron hareketle (tırtıl gibi) hareket etmesine izin veren siller ile (hücrenin kısa, saçlı projeksiyonları) örtülür. Bu, hemen hemen her tür su ortamında bulunan iyi çalışılmış tek hücreli organizmalardan biridir. Tatlı suyun bulunduğu ortamda yayılır ve özellikle et parçalarında bulunur. Son zamanlarda, okyanuslarda bazı yeni Paramecium türleri keşfedilmiştir.

Paramecium genellikle bakteri, diğer küçük hücreler, maya veya küçük yosunlar ile beslenirler. Kilik, yemeğini yakalamaya yardımcı olur ve bu yiyecek daha sonra gullet adı verilen küçük bir tüpe indirilir ve protoplazmaya veya hücrenin doldurulmasına yol açar. Besinler küçük vakuollerle tutulur.

Kontraktil vakuollerden bir çift aşırı suyunu hücrenin dışına pompalar. Su, hücrenin çevresinden ozmoz ile emilir ve ozmoregülasyon işleminden bir çift vakuol sorumludur (organizmadaki sıvıların ozmotik basıncının düzenlenmesi). Oksijen ve karbon dioksit, paramecium hücrenin hücre zarından geçer.

Hareket

Parameciumun sert dış kaplaması ona kalıcı bir 'terlik' şekli verir. Hücrenin dış zarları "pelicle" olarak bilinir. Sert ve esnektir. Bu zardan dolayı yüzeyin bir miktar bükülmesi mümkündür. Sil adı verilen yapılar parameciumu taşımaya, hareket ettirmeye yardım eder. Yaklaşık 2,700 μm / saniyelik hızlarda (saniyede 12 gövde uzunluğu) hareket edebilirler. Şaşırtıcı paramecium olgularından biri, normalde tirbuşon şekilde ilerlemesine rağmen olumsuz bir durumla karşılaştığında yönünü tersine çevirebilme yeteneğine sahip olmasıdır! Bu deneme yanılma davranışını gözlemlemek mikroskop ile nefes kesici bir şeydir.

Üreme

Oral yive sahip olmakla birlikte, parameciumun anal gözenekleri, hücrenin su içeriğini ve iki çekirdeğini düzenleyen iki kontraktil vakuol bulunur. Makro-çekirdek adı verilen daha büyük çekirdek, hücre fonksiyonlarının çoğunun düzenlenmesinde önemli bir rol oynamakta, mikro çekirdek olarak adlandırılan daha küçük çekirdek, parameciumun reprodüksiyonundan sorumludur.

Paramecium'da üreme genellikle hücre bölünmesi ile yani aseksüel olarak gerçekleşir; ancak tek hücreli organizma, konjugasyon denilen bir süreçle genetik bilgiyi bile değiştirebilir. Tıpkı amip gibi, paramecium hücresi de bölünür (fisyon). Başlangıçta, daha küçük çekirdek, kendisini iki yarıya bölüyor ve her yarısı, paramecium'ın her iki ucuna geçiyor. Sonra büyük çekirdeği bölüşür ve bütün paramecium bölünür.

Konjugasyon süreci boyunca iki paramecium ağız oluklarına katılır ve aslında küçük DNA paketlerinden başka hiçbir şey olmayan mikro çekirdeği birbiriyle değiştirir. Birlikten sonra, hücreler, kız hücrelerini anne-babanın her birinden DNA ile üretirler.

Paramecium gerçekleri, paramecium tek hücreli bir organizma olmasına rağmen, hücrenin hayatta kalması için gereken her şeyi içerdiğini bildirir. Çoğu paramecium mikroskopiktir ve bugüne kadar 80.000'den fazla farklı paramecum türü tespit edilmiştir. Çıplak gözle görülebilse de, paramecium yapısını ve davranışını incelemek için mikroskop gerekir.



Terliksi hayvanparamesyumlar (Paramecium) olarak da bilinir, silli protozoaların en çok bilinen örneklerinden birisidir; genellikle silli protozoaların temsilcileri olarak çalışılır. Terliksi hayvan; tek hücreli ve terlik şeklindedirler ("terliksi hayvan" ismini alma sebepleri budur). Boyları, türlerine göre 30 veya 500 mikrometre arasında değişir. Basit silleri, vücutlarını kaplar; ve diğer peniculidlerde olduğu gibi göze çarpmayacak şekilde birleşik ağızsal siller de içeren derin bir ağızsal boşlukları bulunur.

Ozmoregülasyon işlemi, etraftan ozmos basınçla emilmiş olan suyu aktif olarak dışarı çıkaran bir çift kontraktif koful tarafından gerçekleştirilir. Terliksi hayvanlara genellikle temiz su ortamlarında ve kir tabakalarında rastlamak mümkündür. Terliksi hayvanlar, asidik ortamlara ilgi gösterirler. Genellikle eşeysiz olarak ürerler; ama yeterli besin maddelerinin bulunmadığı ortamlarda da konjugasyona başvurabilirler.

Terliksi hayvanların türlere ayrımında şimdilik hala bazı değişikler yapılmaktadır; örneğin P. aurelia kısa bir süre önce 14 türe ayrılmıştır; geriye kalanlar sırasıyla:

  • Paramecium aurelia Ehrenberg, 1838
  • Paramecium bursaria (Ehrenberg) Focker, 1836
  • P. calkinsi Woodruff, 1921
  • P. caudatum Ehrenberg, 1838
  • P. duboscqui Chatton and Brachon, 1933
  • P. jenningsi Diller & Earl, 1958
  • P. multimicronucleatum Powers & Mitchell, 1910
  • P. nephridiatum von Gelei, 1925
  • P. polycaryum Woodruff, 1923
  • P. putrinum Claparede & Lachmann, 1858
  • P. trichium Stokes, 1885
  • P. woodruffi Wenrich, 1928



Paramecium aurelia[1] fitülm Kiiliophora'nın Paramecium cinsine ait tek hücreli organizmalardır. [2] Hareket ve beslenmeye yardımcı olan cilia ile kaplıdırlar. [2]Paramecium cinselolarak , aseksüel olarakveya endomiksişlemi ile üreyebilir. [3] Paramecium aurelia, birey gruplarının bir araya kümelenerek eşli çiftler halinde ortaya çıkacağı güçlü bir "cinsiyet reaksiyonu" gösterir. Bu eşleştirme, her organizmanın mikronükleusunun değiştirileceği 12 saate kadar sürebilir. [3] Paramecium aurelia'da gözlemlenerek şifreli bir tür kompleksi keşfedildi. [4] O zamandan beri, bazıları genetik verileri kullanarak bu kompleksi çözmeye çalıştı. [5]

"Paramecium'un dış gövdesini kaplayan saç benzeri cilia sürekli hareket halindedir ve organizmanın saniyede kendi uzunluğunun dört katı hızda ilerlemesine yardımcı olur. İlerken, yiyecekleri gırtlağıniçine itmeye yardımcı olan ekseninde döner. Cilia'nın hareketini tersine çevirerek geriye doğru hareket edebilir.

Gıda, fagositozolarak bilinen bir süreçte cilia'nın gırtlağı ittiği gıda vakuollerine girer ve hidroklorik asit ve enzimler yardımıyla sindirilir (Raven ve Johnson 1996). Sindirim tamamlandığında, kalan gıda içeriği sitotproct olarak bilinen peliküllere boşaltılır. Osmoregülasyon, hücrenin her iki ucundaki bir çift kontrantil vakuol tarafından gerçekleştirilir ve bu da osmoz tarafından emilen suyu çevreden aktif olarak dışarı atar.


Paramesyum prokaryot mudur?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi paramesyumlar ökaryot canlılardır. Çekirdekleri ve zarla çevrili organelleri vardır. Bu sorunun sorulmasının  nedeni paramesyumların tek hücreli canlılar olmasıdır.

Paramesyum bakteri midir?

Hayır. Paramesyum tek hücrelidir ama bakteri türü değildir. Bakteriler prokaryot canlılardır. Paramesyum ise daha gelişmiş yapıda ve ökaryottur.

Paramesyum nasıl ürer?

Paramesyumlar çoğunlukla eşeysiz olarak ürerler. Ancak yeterli besinin olmadığı durumlarda konjugasyon da yaparlar.

Paramesyum ile terliksi hayvanın farkı nedir?

Terliksi hayvan paramesyumun diğer adıdır. Aynı canlı oldukları için arada pek bir fark yoktur.

Paramesyum fotosentez yapmaz. Kendi besinini üreten bir canlı değildir. Besinleri dışarıdan alır. Yani tüketicidir. Fotosentez yapan tek hücreli ökaryot canlı öglenadır.

Paramesyum besinlerini nasıl alır?

Paramesyumda sillerin olduğu dış yüzeyde hücre yutağı denen bir alan bulunmaktadır. Beslenme bu alan aracılığıyla sağlanır. İçeri alınan gıda besin kofulu aracılığıyla paketlenir ve sindirime hazırlanır. Daha sonra solunum ve boşaltım ile metabolizma devam ettirilir.

Paramesyum tek hücreli mi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi paramesyumlar tek hücreli canlılardır.

Paramesyumda siller ne işe yarar?

Paramesyumun dış yüzeyinde bulunan siller aktif hareket etmesini sağlar. Siller koordineli bir şekilde çalışıp canlıyı bir ortamdan başka bir ortama aktarırlar.

Kaç çeşit paramesyum bulunmaktadır?

Paramesyumların sınıflandırılması hala sürmektedir. Yeni keşfedilen bir canlının bu gruba dahil edilip edilemeyeceği tartışmalara neden olmaktadır. Bu nedenle kesin bir sayı vermek şu an için mümkün değildir. Ancak 14 – 15 mertebesinde paramesyum türü olduğu sanılmaktadır.




Paramesyum tatlı sularda yaşadığı için iki tane kontraktil koful bulundurur. Bu kofullarıyla hücre içine giren fazla suyu enerji harcayarak vücut dışına atar.
•Paramesyumda hareketi sağlayan kısa ve çok sayıda siller bulunur. Bu sillerin altında bulunan küçük uzantılar olan trikosistler, paramesyumu hem düşmanlarından korur hem de avlanmasını sağlar.
•Paramesyum ve diğer silliler de bulunan iki çekirdekten büyük olanı, hücrenin metabolizmasının devamını sağlayan işleri yönetirken, küçük olanı eşeyli üremeyi sağlar.
•Paramesyum enine bölünmeyle eşeysiz olarak çoğalabildiği gibi, konjugasyon denilen üreme şekliyle eşeyli olarak da çoğalabilir.
•Paramesyumda, bu grupta yer alan diğer canlılar gibi sitoplazmanın sertleşmesiyle oluşan canlı ve sert bir tabakayla (pelükula) hücrenin şeklini korur.
•Silliler besinlerini dış ortamdan hazır olarak alan heterotrof canlılardır.
•Sillilerde hücre şeklini koruyan ve hücre zarının altındaki sillerle bağlantılı olan mikrotübüller görev yapar.


Beslenme - Sindirim - Taşıma:
Heterotrof bir canlı olduğundan ihtiyacı olan organik maddeleri dış ortamdan alır. Besinler, etrafı siller ile örtülü HÜCRE AĞZINDAN alınır. HÜCRE YUTAĞINA itilir. Sitoplazmaya ulaştırıldığında çevresinde bir koful oluşur. Buna BESİN KOFUL denir. Besin kofulu sitoplazma içinde dolaştırılarak besinler sindirilir. Sitoplazmada sentezlenen sindirim enzimlerinin besin kofulları içine geçerek protein, yağ ve karbonhidratlar gibi besinleri yapı birimleri olan amino asit, gliserin, yağ asitleri, glikoz gibi maddelere ayrıştırmasına SİNDİRİM denir. Besinlerin hücre içine alındıktan sonra sindirilmesine ise HÜCRE İÇİ SİNDİRİM adı verilir. Hücre içi sindirim sonucu oluşan bileşikler sindirim kofulunun sitoplazmadaki sürekli hareketi sonucu sitoplazmaya yayılır. Sitoplazma hareketleri ile her tarafa dağılması sağlanır. Sindirim kofulu içinde kalan artıklar hücre anüsü yardımıyla dışarı atılır. Koful bu olaydan sonra dağılır.

Özümleme - Solunum - Boşaltım:

Sindirim sonucu oluşan ve sitoplazmaya karışan ürünlerin hücrenin kendi yapı maddelerinin sentezinde kullanılmasına özümleme denir. Özümleme sonucu organizma kendi yapısına uygun proteinler, yağlar, nükleik asitler, karbonhidratlar elde edilir. Suda çözünmüş olarak bulunan oksijen difüzyon ile sitoplazmaya geçer. Sitoplazma içinde glikoz, amino asitler gibi küçük moleküller enzimlerinde yardımıyla oksijenli ortamda parçalanarak CO2 , su gibi maddelere ayrışır. Bu esnada açığa çıkan enerji ile ATP sentezlenir. Bu olaya hücre solunumu adı verilir. Solunum sonucu oluşan ATP enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Hücrede geçen biyokimyasal olaylar sonucu oluşan CO2, H2O, NH3 gibi artık ürünlerin dışarı atılmasına boşaltım denir. CO2 ve NH3 paramesyumda difüzyon ile hücre zarından dışarı atılır. Su ise kontraktil koful adı verilen özel bir organel ile dışarı atılır. Ancak bu olay ATP harcanarak başarılır. Bütün canlılar ve hücreler hücre için madde konsantrasyonunu belirli sıvılar içinde tutarak canlılıklarını sürdürür. Bu olaya Homeostazi denir. Söz gelişi paramesyumda su difüzyonla hücreye girer. Hücredeki su yüzdesi belli bir düzeyin üzerine çıkar. Kontraktil kofullar suyun fazlasını devamlı dışarı pompalar. Böylece iç şartlardan biri olan su konsantrasyonu devamlı değişmez tutulur.

Paramesyum kültürü akvaryumda yaşayan yumurtlayan balıkların yumurtadan yeni çıkan (~4 günlük) yavrularının ana besininin oluşturmaktadır. Canlı yem sınıfında değerlendirilmesi uygundur. Yavruların ihtiyacı olan proteini sağlayacaktır. Canlı doğuranların yavrularının paramesyum kültürüne ihtiyaçları yoktur. Çünkü canlı doğuran yavruları paramesyumdan kat kat büyük yemleri rahatlıkla yiyebilmektedir. Ancak yumurtlayan balıkların yavruları çok ama çok küçüktür. Bu bağlamda paramesyum onların görebileceği ve yiyebileceği en kolay temin edilir besin kaynağıdır. Paramesyum aynı zamanda bir infüsorya (infosuria)’dır. Ancak infüsorya paramesyumdan başka organizmaları da kapsamaktadır. Paramesyum kültürü kullanılması halinde infüsorya kültürü kullanımına gerek bulunmamaktadır.

Tıbbi Biyoloji Ders Notları: Organeller ve Sitoplazma

 

business 

Endoplazmik Retikulum

  • ER üzerinde taşıdığı enzim ve proteinlerden dolayı kimyasal tepkime ve sentezlenen maddelerin depo edildiği bir sitoplazma iskeletidir. 
  • Eritrosit, trombositler ve bakteriler hariç bütün hayvan

ve bitki hücrelerinde

  • Hücre zarı ile nükleus zarı arasında uzanan ince

kanalcık ve kesecikler

  • ER kanalları endoplazmik matriks sıvı ile doludur bunun sebebi sitoplazmaya difüzyonu kolaylaştırmak.
  • ER sitoplazma içinde kafes gibi bir zar sistemi meydana getirdikten sonra çekirdek dış zarında son bulur.
  • İnce kanalcık ve keseciklerden yapılmış zar sistemine denir.
  • Kanalcık ve sisterna adı verilen yassı keseciklerden

oluşur

  • ER üzerinde granülalar seklinde ribozom taneciklerinin

bulunup bulunmamasına göre iki tiptir: Düz ve Granüllü ER

Düz veya Granülsüz ER

👉  Düz   ERde sentez işi ernin zar kısmında olur. Yağ yapılı maddelerin sentezinde aktif rol alır. Örneğin:

Karaciğer Paranşim Hücreleri, Yağ hücreler, Steroid hormon sentezleyen endokrin bezler.

Kanallar (sisternalar); hücre içi madde dağıtımını ve taşınımını, hücrede asidik ve bazik tepkimelerin birbirini etkilemeden bir çeşit odacıklar içinde oluşmasını ve hücrenin mekanik etkilere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar

Kanalcıklar sistemi sabit değildir, gelişim ve işlev durumuna göre yapısı hızla değişebilir. • Hücre bölünürken kaybolur, daha sonra yeniden oluşur. • Hücre yaşlandıkça ER'un işlevleri ve kanalcıkların birbiriyle ilişkisi azalır

Karbonhidrat ve lipit sentezi yapan hücrelerde daha çok bulunur. • Granülsüz endoplazmik retikulum özellikle kas hücrelerinde kalsiyum depolar

Granüllü Endoplazmik Retikulum

  • Endoplazmik retikulum ağsı yapısı üzerinde ribozom taşıyan tiplerine granüllü endoplazmik retikulum denir. Bu tip endoplazmik retikulumlar protein sentezinde görevlidirler. 
  •  Sentezledikleri proteinleri küçük veziküllere yüklenip Golgi aygıtına taşınırlar. Protein sentezinde görevli olan hücrelerde daha fazla görülürler
  • pankreas hücreleri, ipek böceği hücreleri
  • nucleus dış zarıyla ilişkilidirler.
Sentezlenen proteinler sisternalara düşer lümen boyunca haraket ederken –Modifiye edilirler ●Enzimatik –Şekerlerin kovalent olarak eklenmesi (glikolizasyon) –Disfülfit bağlanmalarının yapılması ●Protein/protein etkileşimi
Önemli görevlerinden bir taneside kalite kontroldür –Yanlış katlanmış –Kısa kalmış / Yanlış öbeklenmiş ptoteinleri yanır ve proteazlar tarafından yıkılmasını sağlarlar bu duruma endoplazmik retikulum aracılı yıkım (ERAD) adı verilir 

Not: Bütün ökaryotik hücreler bol miktarda GER içerirler ●Bunun nedeni –Plazma zar proteinlerinin –Hücre dışı matriks proteinlerinin –Salgı proteinlerinin sentezinden sorumlu olmasıdır
ER STRESİ NEDİR
Zar ve salgı proteinlerinin katlanması, taşınması ve olgunlaşması işlevlerinden sorumlu olan endoplazmik retikulum (ER), proteinlerin kalite kontrolünü sağlayan önemli bir organeldir. Kalsiyum homeostazisindeki değişiklikler, salgı proteinlerinin sentezindeki artış, hatalı katlanmış proteinlerin ve mutant moleküler şaperonların ekspresyonlarında artış olması gibi hücresel stres durumlarında katlanmamış veya hatalı katlanmış proteinler ER lümeninde birikim göstermektedir. ER’de hatalı katlanmış veya katlanmamış proteinlerin birikmesi ve ER yapı ve fonksiyonunun bozulması durumunda ortaya çıkan hücresel cevap ER stresi olarak tanımlanmaktadır.
ER stresi tetiklenir ve bunu Katlanmamış Protein Tepkisi (UPR) olarak adlandırılan spesifik bir hücresel tepki izler.
Oldukça toksik olan bu protein kümelerinin birçok hastalıkla ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Endoplazmik retikulum stresi: –Nörodejeneratif hastalıklar, –Metabolik hastalıklar, –Arteriosklerozis, –Diabetes mellitus


GOLGİ KOMPLEKSİ -  AYGITI ( KAMİL GOLGİ TARAFINDAN KEŞFEDİLDİ)

Bazen Golgi kompleksi veya Golgi aygıtı olarak adlandırılan Golgi cisimciği, belirli hücresel ürünlerin, özellikle de endoplazmik retikulumun (ER) üretiminden, depolanmasından ve nakledilmesinden sorumludur. Hücrenin türüne bağlı olarak, yalnızca birkaç kompleks olabilir veya yüzlerce olabilir. Çeşitli maddelerin salgılanmasında uzmanlaşmış hücreler tipik olarak çok sayıda Golgiye sahiptir.
3 bölge bulunur:
cis alıcı (er yüzünde bulunur)
medial (orta hatta)
salıcı

Golgi salgı yapan hücrelerde intersellüler salgı teşekkülüne yardımcı olur. ●Golgide lipoprotein, bağ ve kıkırdak doku maddeleri yapılır. ●Golgide glikozil ve galaktozil transferaz gibi çeşitli enzimler sayesinde kompleks karbonhidratlar sentezlenir ve bunlar proteinlere bağlanarak glikoproteinleri oluştururlar. Glikolipitlerin oluştuğu yer de burasıdırır.
Hücredeki sindirim olaylarında rol oynar. Örneğin, ince bağırsak epitel hücrelerinde gıda maddeleri alındıktan sonra yağların sindirilmesinde görev yapar. ●Yağlar Golgide sentezlenir ve küçük keselerde depo edilir. ●Golgi cisimciği spermatidlerin spermatozoa haline geçmesinde ve lizozomların teşekkülünde rol oynar.Mitozun profaz döneminde Golgi aygıtı diktiyozom denen parçalara ayrılır, sitoplazma içinde yaygın ve eşit bir şekilde dağılıp telofaz evresinde iki yavru hücreye geçerler. Bu parçacıklar tekrar Golgi aygıtını oluşturmak üzere bir araya gelirler

LİZOZOM
Lizozom sadece hayvan hücrelerinde bulunur –Bitkilerde ve mantarlarda homolog organel vakuollerdir –Lizozomlar artık yaşlanmış hale gelen organelleri de parçalar bu iişleme otofaji adı verilir.
Lizozomlar asit hidrolaz ismi altında genel bir enzim ailesini organik bileşenleri monomerlerine ayırmak için kullanıllar ●Bu enzim ailesi asidik pH değerlerinde verilmli olarak çalışır ●Sitoplazma pH değeri 7.0-7.3 aralığında ve neredeyse nötral iken lizozom pH değeri çok daha düşük 5 gibi bir miktarda çalışır.
●Nükleazlar: DNA ve RNA moleküllerini mononükleotitlere parçalar ●Proteazlar: Proteinleri amino asitlere parçalar ●Fosfatazlar: Mononükleotitlerden, fosfolipidlerden ve diğer bazı bileşiklerden fosfst gruplarını sökere parçalarlar
Lizozom içeriği sitoplazmaya boşalırsa –Lizozomal enzimler sitoplazmik yapıları parçalamaya başlarlar –Bu nedenle sitoplazmik ve nukleolar proteinlerin parçalanmasını sitoplazmik bir komponent olan proteozomlar üstlenir

fabry hastalığı (alfa galaktazidoz eksikliği)
gaucher hastalığı(glukoserebrosidaz eksikliği)
Tay–Sachs hastalığı, beyindeki ve omurilikteki sinir hücrelerinin tahrip olmasına neden olan genetik bir hastalıktır. En yaygın formu, bebeğin dönme, oturma veya emekleme yeteneğini kaybetmesiyle yaklaşık üç ila altı aylıkken ortaya çıkan enfantil Tay-Sachs hastalığıdır.
Hastalığın nadir formlarında, bir çocuk HEXA enzimine sahip olabilir, ancak bu enzim gelişimsel sorunları önlemek için yeterli olmayabilir. Juvenil HEXA eksikliği olarak adlandırılan bu formlardan birinde, bu sorunlar çocuk 2 ila 5 yaşına gelene kadar ortaya çıkmayabilir. Hastalık daha yavaş ilerler, ancak ölüm genellikle çocuk 15 yaşına geldiğinde meydana gelir.
Krabbe hastalığı –Galaktoserebrosidaz eksikliği ●Pompe hastalığı –Asid alfa glikosidaz (GAA) eksikliği ●Niemann-Pick Hastalığı (A ve B) –Asid sfingomiyelinaz eksikliği

Peroksizom Görevleri

  • Katalaz enzimleri sayesinde alkol, ilaç gibi zararlı maddelerin toksik etkilerini yok eder.
  • Katalaz enzimi sayesinde zehirli bir madde olan hidrojen peroksiti (H2O2) su ve oksijene ayrıştırıp zararsız hale getirir.
  • Bazı peroksizomlar ise yağ asitlerini daha küçük moleküllere dönüştürerek mitokondrinin kullanabileceği boyutlara getirir.
  • Yağ asitlerinin şekerlere kırılmasını sağlar.
  • Oksijen kullanarak molekülleri parçalarlar.

Bitki hücrelerinde peroksizomların görevlerine örnek vermek gerekirse;

  • Filizlenen tohumlardaki glioksilat döngüsü (“glioksizom”),
  • Yapraklardaki fotosolunum,
  • Tripanazomatidlerdeki glikoliz(“glikozom”)
  • Bazı mayalardaki metanol veya amin oksidasyonu ile asimilasyonu