Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye Koğuşu


Peyami Safa'nın yazdığı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu otobiyografik bir roman özelliği taşır. Peyami Safa'nın kendi çocukluğundan notlar olan kitapta ruh ve beden arasındaki ilişkiyi inceler. Ruh olağanüstü sonsuzluğa sahip olsa da beden ruhu kısıtladığı sürece ruh kendinden bağımsız davranamaz ve bir hapishaneye döner beden. 

Peyami Safa kendinden izler taşıyan bu kitabında, ıstırabın derinlerine inmeyi bir ilaç olarak göstermiştir. Ve büyük hayallerden alınan derslerde bir yaşam öyküsü saklı olduğunu belirtmiştir. 

Peyami Safa küçük yaşta birçok dertle uğramıştır. 9 yaşında geçirdiği kemik hastalığı bunlardan biridir. Yaşamında derin izler bırakan bu hastalığı kitabına da yansıtmıştır. 

Yazar, kitapta durağan bir bakış açısı ile bakmış. Romantizm unsurlarının hepsini yakıp geriye sadece şu sözleri söyleyerek bize hem bir mesaj vermiş hem de tüm eleştirilere rağmen bu kitabın öğüt amaçlı yazıldığını vurgulamıştır. 

"Istırabın derinlerine indikçe sevincimizi
kaybetmek korkusu kalmadığı için, yeni bir
sevinç başlıyor: 
Istırabın ilâcı ıstıraptır. "