Sevgisizliklerde kuruyan yaşlardan kalan tuzlar,
Hapsolmuş tuzaklarla dolu bir hayalmiş.
Yarım kalan dünyada rüyalarda kalmışım.
Elimden tutan bir parça beyaz kağıtla,
Bir tutam sümbülden farksız mezarlık çiçeği olmuşum.
Kokusunu, yas tutan yosunlara borçlu deniz suyundan,
Ömrümü baharın şenliklerinde harcayacağıma,
Denizin dehlizlerine yazmışım.
Yakamoz tanık olan gecelere şahitken,
Martılar sağır olan gönlüme tünemiş bir şarkıymış.
Yıkılan duvarlardan geriye pek bir şey kalmamış.
Kuraklıkta kalbin çatlaklarında sızakalmış hasret.
Ne olduğunu anlayamamışım, uykusuz vakitlerin yıkılmışı.
Uyan! derin uykulardan ve dağların yankılanan kayalıklarında,
Vurgun yemiş balıkçıların voltasında,
Kıyıya sürüklenmişim.
Bilmem kimin nesiyim, kimin sesiyim?
Kulağımın kenarında yankılanan onca sesin çevresinde,
Yeter diyebilmek isterdim.
Bağımsızlık kazanmış dişil seslerle,
Haykıracakken birçok imgeyi,
İmgeler doluşmuş bir yük olmuş.
Bitik umutlar ürpertisiyim bitanem.
Gidiyorum dalgaların parıltısında.
Ne avuntular ne o pişkin öpüşler,
Satırlardan geriye sen ve ben.
Şehrin ışıklarında şimdi ne sen,
Ne de buhranın içinde ben.
Maziden kalan bir radyo...
Tek bir şarkı şimdi senden...
Ebediyen dudaklarında mırıldanışı.
Be First to Post Comment !
Yorum Gönder