Tıbbi Biyoloji Ders Notları: Organeller ve Sitoplazma

 

business 

Endoplazmik Retikulum

  • ER üzerinde taşıdığı enzim ve proteinlerden dolayı kimyasal tepkime ve sentezlenen maddelerin depo edildiği bir sitoplazma iskeletidir. 
  • Eritrosit, trombositler ve bakteriler hariç bütün hayvan

ve bitki hücrelerinde

  • Hücre zarı ile nükleus zarı arasında uzanan ince

kanalcık ve kesecikler

  • ER kanalları endoplazmik matriks sıvı ile doludur bunun sebebi sitoplazmaya difüzyonu kolaylaştırmak.
  • ER sitoplazma içinde kafes gibi bir zar sistemi meydana getirdikten sonra çekirdek dış zarında son bulur.
  • İnce kanalcık ve keseciklerden yapılmış zar sistemine denir.
  • Kanalcık ve sisterna adı verilen yassı keseciklerden

oluşur

  • ER üzerinde granülalar seklinde ribozom taneciklerinin

bulunup bulunmamasına göre iki tiptir: Düz ve Granüllü ER

Düz veya Granülsüz ER

👉  Düz   ERde sentez işi ernin zar kısmında olur. Yağ yapılı maddelerin sentezinde aktif rol alır. Örneğin:

Karaciğer Paranşim Hücreleri, Yağ hücreler, Steroid hormon sentezleyen endokrin bezler.

Kanallar (sisternalar); hücre içi madde dağıtımını ve taşınımını, hücrede asidik ve bazik tepkimelerin birbirini etkilemeden bir çeşit odacıklar içinde oluşmasını ve hücrenin mekanik etkilere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar

Kanalcıklar sistemi sabit değildir, gelişim ve işlev durumuna göre yapısı hızla değişebilir. • Hücre bölünürken kaybolur, daha sonra yeniden oluşur. • Hücre yaşlandıkça ER'un işlevleri ve kanalcıkların birbiriyle ilişkisi azalır

Karbonhidrat ve lipit sentezi yapan hücrelerde daha çok bulunur. • Granülsüz endoplazmik retikulum özellikle kas hücrelerinde kalsiyum depolar

Granüllü Endoplazmik Retikulum

  • Endoplazmik retikulum ağsı yapısı üzerinde ribozom taşıyan tiplerine granüllü endoplazmik retikulum denir. Bu tip endoplazmik retikulumlar protein sentezinde görevlidirler. 
  •  Sentezledikleri proteinleri küçük veziküllere yüklenip Golgi aygıtına taşınırlar. Protein sentezinde görevli olan hücrelerde daha fazla görülürler
  • pankreas hücreleri, ipek böceği hücreleri
  • nucleus dış zarıyla ilişkilidirler.
Sentezlenen proteinler sisternalara düşer lümen boyunca haraket ederken –Modifiye edilirler ●Enzimatik –Şekerlerin kovalent olarak eklenmesi (glikolizasyon) –Disfülfit bağlanmalarının yapılması ●Protein/protein etkileşimi
Önemli görevlerinden bir taneside kalite kontroldür –Yanlış katlanmış –Kısa kalmış / Yanlış öbeklenmiş ptoteinleri yanır ve proteazlar tarafından yıkılmasını sağlarlar bu duruma endoplazmik retikulum aracılı yıkım (ERAD) adı verilir 

Not: Bütün ökaryotik hücreler bol miktarda GER içerirler ●Bunun nedeni –Plazma zar proteinlerinin –Hücre dışı matriks proteinlerinin –Salgı proteinlerinin sentezinden sorumlu olmasıdır
ER STRESİ NEDİR
Zar ve salgı proteinlerinin katlanması, taşınması ve olgunlaşması işlevlerinden sorumlu olan endoplazmik retikulum (ER), proteinlerin kalite kontrolünü sağlayan önemli bir organeldir. Kalsiyum homeostazisindeki değişiklikler, salgı proteinlerinin sentezindeki artış, hatalı katlanmış proteinlerin ve mutant moleküler şaperonların ekspresyonlarında artış olması gibi hücresel stres durumlarında katlanmamış veya hatalı katlanmış proteinler ER lümeninde birikim göstermektedir. ER’de hatalı katlanmış veya katlanmamış proteinlerin birikmesi ve ER yapı ve fonksiyonunun bozulması durumunda ortaya çıkan hücresel cevap ER stresi olarak tanımlanmaktadır.
ER stresi tetiklenir ve bunu Katlanmamış Protein Tepkisi (UPR) olarak adlandırılan spesifik bir hücresel tepki izler.
Oldukça toksik olan bu protein kümelerinin birçok hastalıkla ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Endoplazmik retikulum stresi: –Nörodejeneratif hastalıklar, –Metabolik hastalıklar, –Arteriosklerozis, –Diabetes mellitus


GOLGİ KOMPLEKSİ -  AYGITI ( KAMİL GOLGİ TARAFINDAN KEŞFEDİLDİ)

Bazen Golgi kompleksi veya Golgi aygıtı olarak adlandırılan Golgi cisimciği, belirli hücresel ürünlerin, özellikle de endoplazmik retikulumun (ER) üretiminden, depolanmasından ve nakledilmesinden sorumludur. Hücrenin türüne bağlı olarak, yalnızca birkaç kompleks olabilir veya yüzlerce olabilir. Çeşitli maddelerin salgılanmasında uzmanlaşmış hücreler tipik olarak çok sayıda Golgiye sahiptir.
3 bölge bulunur:
cis alıcı (er yüzünde bulunur)
medial (orta hatta)
salıcı

Golgi salgı yapan hücrelerde intersellüler salgı teşekkülüne yardımcı olur. ●Golgide lipoprotein, bağ ve kıkırdak doku maddeleri yapılır. ●Golgide glikozil ve galaktozil transferaz gibi çeşitli enzimler sayesinde kompleks karbonhidratlar sentezlenir ve bunlar proteinlere bağlanarak glikoproteinleri oluştururlar. Glikolipitlerin oluştuğu yer de burasıdırır.
Hücredeki sindirim olaylarında rol oynar. Örneğin, ince bağırsak epitel hücrelerinde gıda maddeleri alındıktan sonra yağların sindirilmesinde görev yapar. ●Yağlar Golgide sentezlenir ve küçük keselerde depo edilir. ●Golgi cisimciği spermatidlerin spermatozoa haline geçmesinde ve lizozomların teşekkülünde rol oynar.Mitozun profaz döneminde Golgi aygıtı diktiyozom denen parçalara ayrılır, sitoplazma içinde yaygın ve eşit bir şekilde dağılıp telofaz evresinde iki yavru hücreye geçerler. Bu parçacıklar tekrar Golgi aygıtını oluşturmak üzere bir araya gelirler

LİZOZOM
Lizozom sadece hayvan hücrelerinde bulunur –Bitkilerde ve mantarlarda homolog organel vakuollerdir –Lizozomlar artık yaşlanmış hale gelen organelleri de parçalar bu iişleme otofaji adı verilir.
Lizozomlar asit hidrolaz ismi altında genel bir enzim ailesini organik bileşenleri monomerlerine ayırmak için kullanıllar ●Bu enzim ailesi asidik pH değerlerinde verilmli olarak çalışır ●Sitoplazma pH değeri 7.0-7.3 aralığında ve neredeyse nötral iken lizozom pH değeri çok daha düşük 5 gibi bir miktarda çalışır.
●Nükleazlar: DNA ve RNA moleküllerini mononükleotitlere parçalar ●Proteazlar: Proteinleri amino asitlere parçalar ●Fosfatazlar: Mononükleotitlerden, fosfolipidlerden ve diğer bazı bileşiklerden fosfst gruplarını sökere parçalarlar
Lizozom içeriği sitoplazmaya boşalırsa –Lizozomal enzimler sitoplazmik yapıları parçalamaya başlarlar –Bu nedenle sitoplazmik ve nukleolar proteinlerin parçalanmasını sitoplazmik bir komponent olan proteozomlar üstlenir

fabry hastalığı (alfa galaktazidoz eksikliği)
gaucher hastalığı(glukoserebrosidaz eksikliği)
Tay–Sachs hastalığı, beyindeki ve omurilikteki sinir hücrelerinin tahrip olmasına neden olan genetik bir hastalıktır. En yaygın formu, bebeğin dönme, oturma veya emekleme yeteneğini kaybetmesiyle yaklaşık üç ila altı aylıkken ortaya çıkan enfantil Tay-Sachs hastalığıdır.
Hastalığın nadir formlarında, bir çocuk HEXA enzimine sahip olabilir, ancak bu enzim gelişimsel sorunları önlemek için yeterli olmayabilir. Juvenil HEXA eksikliği olarak adlandırılan bu formlardan birinde, bu sorunlar çocuk 2 ila 5 yaşına gelene kadar ortaya çıkmayabilir. Hastalık daha yavaş ilerler, ancak ölüm genellikle çocuk 15 yaşına geldiğinde meydana gelir.
Krabbe hastalığı –Galaktoserebrosidaz eksikliği ●Pompe hastalığı –Asid alfa glikosidaz (GAA) eksikliği ●Niemann-Pick Hastalığı (A ve B) –Asid sfingomiyelinaz eksikliği

Peroksizom Görevleri

  • Katalaz enzimleri sayesinde alkol, ilaç gibi zararlı maddelerin toksik etkilerini yok eder.
  • Katalaz enzimi sayesinde zehirli bir madde olan hidrojen peroksiti (H2O2) su ve oksijene ayrıştırıp zararsız hale getirir.
  • Bazı peroksizomlar ise yağ asitlerini daha küçük moleküllere dönüştürerek mitokondrinin kullanabileceği boyutlara getirir.
  • Yağ asitlerinin şekerlere kırılmasını sağlar.
  • Oksijen kullanarak molekülleri parçalarlar.

Bitki hücrelerinde peroksizomların görevlerine örnek vermek gerekirse;

  • Filizlenen tohumlardaki glioksilat döngüsü (“glioksizom”),
  • Yapraklardaki fotosolunum,
  • Tripanazomatidlerdeki glikoliz(“glikozom”)
  • Bazı mayalardaki metanol veya amin oksidasyonu ile asimilasyonu












 


Be First to Post Comment !
Yorum Gönder