Hipnoz çok güçlü bir konsantrasyon seansından başka bir şey değildir. Hipnozla dikkat yeteneğinize hakim olabilecek fiziksel duygulara - örneğin kan dolaşımına - değinilir. O duyguların dışında her şeyi unutursunuz. Çevrenizi çok uzaktan algılarsınız. Böylesi bir bağ koparma günlük hayatta da yaşanır. Örneğin bütün dikkatinizi bir dosyanın incelenmesine verdiğinizde, aklınız çalışmanızın emrine girer. Bir böcek gelip sizi sokar ; farkına bile varmazsınız. Hipnoz durumundasınız, trans halindesiniz demektir bu. Bedensel yıkıma uğranılan dini törenlerde de karşılaşılır bu durumla. Beyin acı mesajını alamaz bir süre sonra.
Bilinçaltının engelleri bu hipnoz durumu sayesinde kaldırılır çünkü savunma hatları kuran bilinçaltı değil, bizzat bilincin kendisidir. Ama belirli bir konsantrasyona eriştiğinizde, artık mantık kapısını kullanmayız. Her şey hipnotizmacı ile kişinin bilinçaltı arasında özel bir ilişkiye dönüşür.
Bu şekilde eskiye gitmede bir sınır yoktur. Bebeklik günlerini yeniden yaşayan insanların sayısını bir bilseniz, şaşarsınız. Bebek gibi konuşmaya başlarlar. Bakışları tıpkı birkaç günlük bir bebek gibi dengesizdir. Daha eskiye gitmek bile mümkün. Çok somut anılar olabilir bunlar. Doğar doğmaz yüzmeye başlayan bebekleri bir düşünün. Yeni doğmuş bir bebeği suya yatırın, ilk refleksi ses tellerini kapatmak olacaktır. Bu refleks nereden geliyor sizce?
Hipnoz bir hatırlama yöntemidir. Sonuçta beyin büyük bir disk.