Odanın içinde sessizim yani yalnız ben varım, adını yinelediğim sessel betimlemeler yok. Niye böyle olurdu bilmezdim ve böyle ardını yarıda koyardım. Tek bir bildiğim vardı zorunda olduğum için yazıyordum beni zorunda olmadan okuyan okurlarım. Aslında bu metnin karşı tarafında kim var bilmiyorum ve çukur gibi bir çıkıntının kıvrımsal bozukluğunda kahverengi bir toprakla kapalı bir yerdeyim. Sadece anlatabilirim ama zaten beş yıldır yaşıyorum bu anıyı. İnsanın ağladığı tarım bahçelerinde bağıran bir çiftçi olmamak için yazması şart mı? Anlamıştım nihayet. Seni sen gibi anlayan bulmak için bir sen daha yaratıp evrene sunduğun anda yeşeren düşsel bir mantığı yargılarıyla sunuyorsun. Ailen ve arkadaşların dahil bir rüya oluyor bu evren ama konuşsan yetersiz geliyor kelimelerin. Ben öldüğüm gün öğrendim bu aralık yerde dolaşmayı. O günden beridir ne zaman canımı bir şey sıksa arada uğrar anlatırım. Daha önceden de söylemiştim boş sayfa dediğimiz beyaz bir yaratı var. Bu yaratı sizin dolduğunuz kadar taşıyor. Ya da ömür boyu başka yaratıların içinde kendin olmadan yok oluyorsun. Sınırsız bir mekan tanıdım ve tabi sınırsız yaratılar yalnız insanların ciddiyetsiz tavırlarından sakındım. Kör baykuş sendromu gibi bir şey. Kendini kaybedip kağıtla dövünme. Ruhsal bir kung fu diyorlar buna. İnsanın kendini ve ruhunu aradığı bu dar kalıpta ayağa kalkmak ve oluşmak için mutlaka yıkılmanız gerek. İnsan kalıplara sığındığı zaman kalıyor aynı kalıpta. Zinciri kıramayan filleri duydunuz mu? Avanak gezen avanları. Avanların da bir dünyası ve bir rüyası var. Sistem denilen yapıya hapsolmuş. Napoleon gibi küçük domuzlara tamah eden tapınak fahişeleri. Fikirsel orospu dediğimiz ideolojiye tam bağlılık. Bunu aşmak için toplumla yetişip toplumdan itişmen lazım. İyileşmek için... Bunun farkına ancak ideoloji ya da fikir etkeni sunduğun beyin perdesine açılmak. Tüm dini kitaplarda bahsedilen siz anlayamazsınız cümlesinin temelini oluşturur. Bunu ben de yeni fark ettim ve şimdi sunuyorum. Yıllar önce duymuştum ama pek aldırış etmedim. Bu diyarı yalnız birkaç tahta kıran kullanabiliyor. Ben kullandım. Siz gözlemlediniz. Normal insan; norma bağlıdır. Normu kırana, normal insan; tahtası kırık der. Çoğunluğun dışında olmak; anormalliktir. Toplum bunu yadırgar normun dışında kalmak uzakta beklemek gibidir. Taa ki toplumu sizin tarafınıza çekinceye kadar. Süreç farklılaşma bitene kadar devam eder. Herkesin aynı yerde olduğu bir sistemde ideallik vardır ama ideallik varsa ilerleme durur. Sürekli ilerlemek için devinime devam etmek gerekir. Ben bunları düşünürken çevrem ve sorumluluklarım sevdiğim bu evrenden beni çıkarmak zorunda bırakıyordu . Çocuk adını çocukça yazdım. Dalga geçilen büyüdükçe terk edilen bu evrene demişler. Maalesef ben de büyüdüm ve sorumluluklarım için gidiyorum. Kendinize iyi bakın anormaller. Anlatamadım ve anlatmak zorundayım. Zorunda olduğum için yazıyorum.
Be First to Post Comment !
Yorum Gönder