İnsanın Doğadaki Yeri ve Varlığı


İnsan bağımsız ve özgür bir ruhtu. Daha sonraları icat ettikleri büyük silahı yalan ve sahip olma gücüyle diplomasiler geliştirdi. Bu diplomasilerle devletler oluştu. Ve her devlet birbiriyle savaşı sonunda, özgürlüğünü kaybetse de insanoğlunun en büyük hayali yine özgürlüğü elde etmekti. Ve insan kötülük diye kafasında kurduğu her bütünsel ögeyi insan yaşamındaki etkileri sonucu oluşturdu. Çünkü dünya yıllardır yaşanılır bir yerdi ama insanlar toplum yaşamına ve sahip olma duygusuna çok önem verdiler. 

Aşkın ve duyguların doğuşu da böyle oldu. Bir nesneye verilen önem onun toplumdaki yerini belirlerken insan için normal olan ölüm ve öldürme arzusu azalıp onun yerine duygusal savaşlar başladı. İnsanın kendi hislerine kavuşması ve kendini özgürleştirirken hapsetmesi yıllardır olan bir olaydır ve aslında hiç değeri olmayan insan, kendini diğer hayvanlar arasında değerli bir yere çıkardı. Bunu okuyanlar da yavaş yavaş sinirlenmiştir çünkü kabile için verilen savaş insanoğlu yararına yapılan her davranışı olumlu kabul eder. Sistemlerle beraber dünya üstündeki egemenlik düzeni stabil oldu. 

Eğitimse bireyi geliştirirken ağır bir eğitim bireyi aynılaştırdı ve birbirleri arasındaki farkı, iyiyi kötüyü ancak doğayla kavrayabildiler. Yapılan yanlışlar ve doğrular tekilken doğa tekilliği bütünlüğe tercih eder ve topluluğun bir parçasından kopamayan insan eğitimin sınırlı ve yobaz olduğunu anlar . Doğa bilimleri ile dünyayı farklı kıldı ama herkes için aynı eğitim bireyleri aynı toplumun bir toplamı yaptı. 

İnsanın teknolojiye bu kadar bağımlı olması içgüdülerinin azalması sonucu oluştu. Düşünceler gelişti ve gelişen düşünceyle geleceğe şekil verdiler. Bu yönetim ve egemenlik insanı hayvandan farklı yaparken içgüdünün azalması insanı hayvana benzetti. Teknolojiye bu denli yakınlaşırken dünyadaki yaşam kültürünü ve geleceği düşünme özünü çağdaşlık uğruna gereksiz kaybettik. Doğaya geri dönüş ve dünyaya hayvanlar gibi uyum sağlamak için tüm insanlar ölmeli mi? Teknolojiyi bırakıp doğaya kavuşmanın tek sırrı bu mu? Bunu da Korona sürecinde düşünün derim. 
Be First to Post Comment !
Yorum Gönder