Şairlik Simyacılıktır


Şairlik simyacılıktır. Nasıl ki simyacılar topraktan altın çıkarırlar, şair de dilden altın çıkarır ama şair, cümleleri yargılamadan yerleştirmez. Her bir kelime sessizliğe inen bir umuttur. Toplumun ızdırabını taşıyan küçük yolculuklardır. Şair kaybedince anlar ruhun değerini aklın yanında ama asıl mesele aklı anlamakta. Şairlik de ruh ve akıl masalıdır. Karakter karışırsa ruhun içine ;şiir, saf ve özgün olamaz.

Şair, karakterini satmalıdır topluma. Toplum, karakterin içinde boğulursa kısıtlanmış kelimeler tarlalarla yakılır. Oysa rutine binen her hayat, yakılan küller kadar bayağı değil midir? Kişi de bu küllerin içinde bir ayna bulur bazen, bazen de kaybolur ve eleştiri malzemesi olur satılan düşüncelerle.

Şair, tehlikeli yazar şiirlerini altından kalıpların altına. Ceketini yağmura asar ve keşfedilmeyi bekler bir binanın altında.

Simyacılık şairliktir. Her iki birey de konusuz yaşamların yargılanmış eserleridir. Her iki birey de altın bulmayı amaçlar değersiz elementlerle ve ölümsüz olmayı amaç edinirler.