Şiir Nedir?


Şiir en eski edebiyat türüdür. Şiir tanımlanamaz ve her tanım şiir için uygun değildir. Biz yine de şiirin tanımını yapalım. Şiir her türlü duygu, düşünce, anıların kurallar çerçevesinde veya kurallara bağlı kalmadan yazılan yazılardır. 
Şiir çok anlamlı veya anlatımın sadelikten çok zevksizliğe, hayattan çok ölüme, sevgiden çok ayrılığa, aydınlıktan çok karanlığa, zıtlıklarla benzerliklerin karışımından, doğanın oluşumundan
hayatın rutinine şekil vermesiyle oluşur. Türk şiiri İslamiyet öncesine kadar uzanır. İslamiyetin kabulüyle birlikte aruz vezniyle yazılan kendine özgü benzetmelerden oluşan Divan şiiri uzun süre varlığını göstermiştir. 
Hece vezniyle yazılan halk şiiri Türkçenin konuşulduğu bütün yerlerde devam etmektedir. Yaklaşık 600 yıl varlığını göstermiş ve Tanzimat Dönemi'nden sonra ise farklı şiir anlayışlarına yerini bırakmıştır. 
1910' larda hece vezni, sade söyleyiş ve milli konular şiire hakim olur. Cumhuriyet'in ilanından sonra da bu devam eder. 1940' larda şiirin dili değişmeye başlar ve sıradan insanların dertleri şiirin merkezine taşınır. Türk şiiri 1960' lardan günümüze kadar yenilikçi anlayışlara şahit olur. Şiir şekil olarak nazım birimi, kafiye, vezin, redif, ses tekrarları gibi unsurların birleşmesinden oluşur. Konularına göre didaktik, dramatik, epik, lirik, pastoral, klasik ve modern şiir olarak ayrılır. Bana göre ise şiir konularına göre ayrılmamalı ve ses ses benzerliklerine, veznine bakarak yargılanmamalıdır. Şiirde konu sabit değil, dinamiktir. Gemileri anlatan bir şairin şiirinin konusu bu başlıkların arasına girmeyebilir. Nesneler üzerinde çalışan bir şair ise yapı ve konuya bakmaksızın nesneye odaklanarak şiir yazmış olabilir. 
Şiir her zaman özgür kalmalı ve eğer gerçekten şiiri anlamak istiyorlarsa şairin çizdiği resme bakıp, yazdığı duyguları bulmaları gerekir. Şiirin varlığını edebiyatın türleri arasına sokmak da yanlıştır. Edebiyat ve şiir düşünce olarak aynı kalmış fakat zamanla şiir anlayışı daraldığı için şiir edebiyatın türü veya kölesi haline gelmiştir. Sizce roman bir şiir değil midir? Bir yazının şiir olması için sadece aruz vezni, hece ölçüsü veya serbest ölçüyle mi yazmak gerekir? Bana göre insan tablosundan oluşan her şey şiirdir. 
Romanda zaman akışı vardır ama romanın konusu ve olay örgüsünün altında insan karakterinin portresi yatar. Edebiyatı türlerine ayırmadaki amaç ise metinler üzerinde daha kolay inceleme yapmaktır. Metinler üzerinde inceleme yapılırken söz oyunlarına, cümlenin yapısına ve konusuna bakarlar. Bundan dolayıdır ki insan karakteri yalın kalmış, düşünceler istemsizce daraltılmıştır. İnsan beyni bir çiçek bahçesini andırır. Beyinde hangi noktaya odaklanırsanız hayatın odaklanmadığınız tarafı heba olur. Çiçek bahçesinde de böyledir. Sadece bahçedeki gülleri sularsak diğer çiçekler heba olur. İnsanı bir portreye koyup karakter ve duygu yapısından inceleyerek metnin yapısını ve konularını bulmalıyız. Her metinde kelimelere ve cümlelere bakmak anlamsızdır. Metnin bütününden ders alarak hatta yazarın ve şairin gerçek ruh halini bularak okumalıyız. Kurguyu yazar veya şairin portresine koymalı hangi boyaların kullanıldığına değil, nasıl boya sürülüp hangi noktada resme odaklanılmış ve son haline gelmiş diye bakmalıyız. Cümle ve kelimeler edebiyatı oluşturmaz. Edebiyatı oluşturan düşüncesel orantı ve duygusal bütünlüktür. 
Şiire yazan kadar okuyan da değer katar. Edebiyatta vurgu okuyanda, okuyanı engelleyen ve önüne bakış açıları koyan yazar ve şairlerdir. Şiir bir şifredir. Şifre ise duygu ve düşünülen olaylardan oluşur. Günümüz şiirleri özgün ve özgür değildir. Şiirler ise yanlış anlaşılmakta ve incelenmektedir.